Akabe Forum Radyo
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


İslami makaleler
 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yapRadyo DinleMp3 Dinle Kur'an Dinledini bilgi yarismasi

 

 ÇOCUK TERBİYESİ HAKKINDA 2

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

ÇOCUK TERBİYESİ HAKKINDA 2 Empty
MesajKonu: ÇOCUK TERBİYESİ HAKKINDA 2   ÇOCUK TERBİYESİ HAKKINDA 2 EmptyPerş. 17 Eyl. 2009 - 19:40

Çocuk terbiyesi, evvelâ anne-babanın yüreğindeki çocuk sevgisinden başlamalıdır. Onları Allah’ın bir emâneti olarak sevmeli; bu sevgiyi de, dünya ve âhiret saâdetini kazanmaya vesîle kılmalıdır. Eğer arkamızda güzel bir nesil yetiştirmez isek, mezarımız tenha kalır. Yarınki gerçek konağımızın ise mezar olduğunu unutmamak gerekir. Şair Seyrî’nin yarınların muhâsebesi yolunda yazdığı şu dörtlük ne güzel bir tefekkür ve temennîdir:

Ardarda dehâlar, yeniden, sorma, gelir mi?

Müstakbeli sarsın, yetişir mâzinin azmi,

Her anne doğursun yine Fâtih’le Selîm’i,

Boş kaldı beşik, ey eli kundaklı yarınlar!

Annenin, çocuklarının bakımı ve terbiyesiyle ilgili göstereceği hassâsiyet ne olmalıdır?

Bir atasözünde “el-ümmü medresetün: anne mekteptir/okuldur.” denilmektedir. Kadın, evde çocuklarıyla daha çok birlikte olduğu için çocuklara güzel örnekler sergileyerek, onların rûhunda kalıcı izler bırakmak sûretiyle “ilk ve en büyük terbiyeci” olacaktır.

Annenin ağzından çıkan her kelime, çocuğun şahsiyet binasına konulan tuğlalar gibidir. Anne yüreği çocuğun eğitim gördüğü bir sınıftır. Şefkatin en büyük menbaı annelerdir. Anne terbiyesinden mahrum çocukların terbiyesi güçleşir. Yüksek karakterli kişiler, daha ziyade sâliha annelerin yetiştirdiği çocuklardır.

Ev işleri, evlât terbiyesi, bey’ine hizmet gibi kıymetli vazifeleri vefâkâr omuzlarına alan fedâkâr sâliha bir anne, cidden engin bir sevgiye, derin bir saygıya ve ömürlük bir teşekküre lâyıktır. İslâm âleminde, ciddî ve fazîletli Müslümanlar; ana-babaya, bilhassa anneye ait hürmetlerin en yüksek örneklerini vermişlerdir. Başta Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, her hafta süt anneleri olan Halime -radıyallâhu anhâ-’yı ziyârete gider, mübârek cübbelerini yere serer ve sütannesinin bunun üzerine oturmasını isterdi. Sütanneleri, odaya her giriş çıkışlarında ayağa kalkar ve kendisine hürmet gösterirlerdi.

Bilhassa çocuklar ile daha yakından alâka fırsatına sahip olan anneler, göz nûru yavrularını terbiye hususunda sahâbî hanımlarını misâl almalıdır. Şöyle ki:

Hazret-i Peygamber -sallâllâhü aleyhi ve sellem-’in terbiyesinde numûne anneler hâline gelen sahabî hanımlar, Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i görmekte geciken ve uzun zaman görüşmeyen evlâtlarını îkaz ederlerdi. Nitekim Huzeyfe -radıyallâhu anh- birkaç gün Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’i görmediği için annesi onu azarlamıştır. Kendisi bunu şöyle anlatır:

Annem bana sordu:

“–Peygamber Efendimiz’le en son ne zaman görüştün?”

Ben de:

“–Birkaç günden beri onunla görüşemedim.” dedim.

Bana çok kızdı ve fenâ bir şekilde azarladı. Ben de:

“–Dur kızma! Hemen Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in yanına gideyim, onunla beraber akşam namazını kılayım, sonra da hem bana, hem de sana istiğfar etmesini ondan talep edeyim.” dedim. (Tirmizî, Menâkıb, 30; Ahmed b. Hanbel, Müsned, V, 391-2)

Bu terbiye istikametinde çocuklarımızı havâîliklerden, haşarılıklardan, israftan korumamız gerekir. Onlara güzel isim koymalı, Kur’ân’la tanıştırmalı, küçük yaşta kendilerine Rabbe kul olabilmenin, bilhassa namaz kılmanın zevkini; minicik, tozlanmamış ve kirlenmemiş yüreğine muhtaca yardımda bulunmanın, infâk etmenin sevincini tattırmalıyız. Bu hususlarda yanlış ve hatâlı davranışlardan, yani bencilliği palazlandıracak olumsuzluklardan âzamî derecede kaçınmalıyız. Çünkü çocuklar, birer video kaseti gibi anne ve babalarındaki bütün davranışları eğrisini doğrusunu hiç ayırt etmeden, olduğu gibi kaydetme ve taklit etme meyli içindedirler. Meselâ infâkla alâkalı bir kötü davranışın çocuğun saf dimağını nasıl kuşatacağını tasavvur etmek için şöyle bir hâdise üzerinde düşünelim:

Bir baba, kapıya gelen yaşlı, hasta ve perîşan durumdaki bir muhtacı, küçük kızının yanında azarlıyordu. Kızı da yaşının saflığı içerisinde:

“–Babacığım, niye bu zavallının kalbini incitiyorsun?” diye sordu.

Katı kalpli baba:

“–Bakma sen bunlara kızım! Böyleleri başkalarına yük olmaktan utanmazlar! Ellerine geçince de har vurup, harman savururlar. Bunlar belki de bizden daha zengindirler.” dedi.

Kapıya gelen kişi, çok fazla ihtiyaç sahibi olduğundan olacak:

“–Allah rızâsı için…” diye istemeye devam edince baba iyice öfkelendi ve:

“–Defol artık utanmaz!” diye bağırdı…

Bu hâdise karşısında küçük kız, ilk zamanlar acıma hissi ile dolu olsa da babasının bu tavır ve sözlerine şâhit ola ola yetiştiği için büyüdüğünde hiçbir muhtaca yardım etmeyen, üstelik onları duymayan, hissetmeyen, onların ıstırapları karşısında ürpermeyen bir kimse hâline gelmez mi?

Bu itibarla merhum pederim Musa Efendi -kuddise sirruh-, bir muhtaca bir şey takdim edeceklerinde bazen küçük çocukların eliyle verir, onların infâka alışmasını temin ederlerdi. Bir defasında mühim bir hizmet için bağış toplanırken gözlerini, hemen yanı başında duran yedi-sekiz yaşlarındaki bir çocuğa tevcih etmiş bakıyordu. Bu bakışlardan habersiz çocuk, büyüklerindeki infâk seferberliği heyecanını hissetmiş olacak ki, küçük kalbinin büyük edâsı ile elindeki az miktardaki bozuk parayı yardım sandığına uzattı. Bunu gören Musa Efendi -kuddise sirruh-, o çocuğu yanına çağırdı, başını okşadı, güzel iltifatlarda bulunduktan sonra latîfeli bir şekilde:

“–Âferin evlâdım, deminden beri seni gözledim. Eğer bir şey vermeseydin, bu dedeni üzmüş olacaktın!..” dedi.

Bunlar, çocukların büyüklerinin tavır, davranış ve ahlâklarını nasıl pürüzsüz bir ayna gibi yansıttıklarını ne güzel anlatıyor.

Diğer taraftan hadîs-i şerîflerde kız çocukları daha çok hizmet ve îtinâya muhtaç oldukları için erkek çocuklarından farklı olarak tavsiye olunmuştur.

Hadîs-i şerîfte buyurulur:

“Her kim üç kız çocuğunu himâye edip büyütür, güzelce terbiye eder, evlendirir ve onlara lütuf ve iyiliklerini devam ettirirse, o kimse cennetliktir” (Ebû Dâvûd, Edeb 121; İbn-i Hanbel, III, 97)

“Her kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına gelinceye kadar büyütüp terbiye ederse, kıyamet günü o kimseyle ben şöyle yanyana bulunacağız” buyurdu ve parmaklarını bitiştirdi. (Müslim, Birr 149. Ayrıca bkz. Tirmizî, Birr 13)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
ÇOCUK TERBİYESİ HAKKINDA 2
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ÇOCUK TERBİYESİ HAKKINDA
» ÇOCUK TERBİYESİ HAKKINDA 3
» Çocuk Terbiyesi ve İktisadi Ölçüler
» Çocuğu Tanımadan, Çocuk Terbiyesi Olmaz
» Çocuk ve Korku

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Akabe Forum Radyo :: (¯`·.(¯`·.___Aile Ve Çocuk ___.·´¯).·´¯) :: Çocuk Terbiyesi-
Buraya geçin: