Celâdet
ve adaletin timsâli Yavuz Sultan Selim (rahmetullahi aleyh), Mısır
Seferi’nden sonra fethettiği beldede adâlet ve otoriteyi tesis için,
bir süre kalmak ister. Bunun için hazırlıklar yapılır ve padişahın
otağ-ı hümâyunu kurulur. Sultanın çadırını temizlemekle vazifeli
kadınlardan biri, akşamları çadıra dönen Yavuz’u o gün ilk defa
yakından görür ve o andan sonra onun sevgisiyle yanmaya başlar. Zamanla
bu sevgi, bir sevdâ olur Mısırlı kadının yüreğinde. O, düştüğü derdin
çaresizliğini bilir; fakat bununla birlikte çâre aramaktan geri durmaz.
Bir
cuma günü Koca Yavuz çadırdan çıktıktan sonra bir tanıdığına yazdırdığı
kâğıdı, sultanın yastığının yanına iliştiriverir. Kâğıtta; ‘Derdi olan neylesin?’
yazmaktadır. Sultan, gece istirahatına çekildiğinde yastığının yanında
bulduğu kâğıtta yazılı bu ümitsiz cümleye, bir karşılık yazıp
yastığının altına bırakır. Kadıncağız sabah, ‘Acaba sultan cevap yazdı
mı?’ heyecanıyla -belki de biraz ümitle- yastığın altına bakar ve
kâğıdının arkasına bir şeyler yazılmış olduğunu görür. Sırdaşına
okuttuğu bu notta,
‘Derdi olan söylesin!’ yazmaktadır.
Kadıncağız
en azından derdini anlatabileceği düşüncesiyle biraz da olsa sevinir,
ümitlenir bu cümleyle. Fakat padişahın celâdeti onu korkutmaktadır.
‘Şîrlerin pençe-i kahrında lerzân olduğu’ Koca Yavuz’a böyle bir şey
söylemek kolay mıdır?!.. Bu defa kadın, ‘Korkuyorsa neylesin?’
yazılı bir kâğıt bırakır sultanın yastığının altına ve ertesi günü
sabırsızlıkla bekler. Ertesi sabah yine yastığın altına heyecanla
bakar; sultanın kaleminden çıkan, ‘Hiç korkmasın, söylesin!’
yazısını görünce kadının ümidi biraz daha artmıştır. Hiç olmazsa
kendini yakıp kavuran derdini söyleyecek, kabul görmese de, derdinden
bir nebze olsun kurtulacaktır.
Kadıncağız bütün cesaretini
toplayıp akşam sultanın gelme vaktinde çadırın girişinde bekler.
Birazdan Koca Yavuz, bütün haşmetiyle görünür; hâlinden, duruşundan
kadının kendisine bir şeyler söylemek istediğini fark eder: ‘Söyle!’
der kadına. Edeble el-pençe duran kadın titremeye başlar ve dizlerinin
bağı çözülür. Padişah gür sesiyle ikinci defa ‘Söyle!’ deyince, kadın,
heyecanından sadece; ‘Efendim!’ der ve gerisini getiremez; Koca
Sultan’ın celâdetinden duyduğu heyecanla yere yığılır ve ruhunu
oracıkta Rabb’ine teslim eder.
Herkesi bir telâş ve heyecan
sarsa da, gözler Koca Yavuz’dadır. Meseleyi günlerdir hisseden Yavuz’un
bu tablo karşısında yüreği yanar, gözleri dolar ve şöyle der:
‘Hakîkî âşık odur ki, sevdiği uğruna kalbi dursun