İşte
tahmin ederim ki, nasihlerin nasihatları şu zamanda tesirsiz kaldığının
bir sebebi şudur ki: Ahlaksız insanlara derler: "Hased etme! Hırs
gösterme! Adavet etme! İnad etme! Dünyayı sevme!" Yani, fıtratını
değiştir gibi zahiren onlarca malayutak bir teklifte bulunurlar. Eğer
deseler ki: "Bunların yüzlerini hayırlı şeylere çeviriniz, mecralarını
değiştiriniz." Hem nasihat tesir eder, hem daire-i ihtiyarlarında bir
emr-i teklif olur."
İnsanın
fıtratındaki şiddetli merak ve hararetli muhabbet ve dehşetli hırs ve
inadlı taleb ve hakeza şedid hissiyatlar, umûr-u uhreviyeyi kazanmak
için verilmiştir. O hissiyatı, şiddetli bir surette fani umûr-u
dünyeviyeye tevcih etmek, fani ve kırılacak şişelere, baki elmas
fiatlarını vermek demektir.
Hem
gizli düşmanlarım, hem nefsim; şeytanın telkiniyle zaif bir damarımı
arıyorlar ki, beni onunla yakalayıp Nurlara tam ihlas ile hizmetime
zarar gelsin. En zaif damar ve dehşetli mani', hastalık damarıdır.
Hastalığa ehemmiyet verdikçe, hiss-i nefs-i cisim galebe eder;
zarurettir, mecburiyet var der, ruh ve kalbi susturur; doktoru müstebid
bir hakim gibi yapar ve tavsiyelerine ve gösterdiği ilaçlara itaate
mecbur ediyor. Bu ise fedakarane, ihlasla hizmete zarar verir. Hem
gizli düşmanlarım da bu zaif damarımdan istifadeye çalışmışlar ve
çalışıyorlar. Nasılki korku ve tama' ve şan ü şeref cihetinde
çalışıyorlar. Çünki insanın en zaif damarı olan korku cihetinde bir
halt edemediler, i'damlarına beş para vermediğimizi anladılar.