Akabe Forum Radyo
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


İslami makaleler
 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yapRadyo DinleMp3 Dinle Kur'an Dinledini bilgi yarismasi

 

 Tüm imparatorluklar er yada geç yok edilir

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Ask-i Hüda

Ask-i Hüda


Mesaj Sayısı : 510
Points : 1334
Kayıt tarihi : 18/09/09
Nerden : İstanbul

Tüm imparatorluklar er yada geç yok edilir Empty
MesajKonu: Tüm imparatorluklar er yada geç yok edilir   Tüm imparatorluklar er yada geç yok edilir EmptySalı 12 Ocak 2010 - 16:23

Tüm imparatorluklar yer yada geç ölüler. Ama değişik şekillerde. Büyük İskender’in muazzam devleti hemen ölümünden sonra gayet barışçıl bir şekilde dağıldı. 843 yılında Carolus Magnus’un ölümünden sonra onun torunları, miras bıraktığı imparatorluğu üç parçaya böldüler ve Fransa, Almanya ile İtalya’yı oluşturdular. Dedelerin ölümünden 29 yıl sonra.

Roma imparatorluğu ve Doğu imparatorluğu – Bizans, birkaç yüz yıl boyunca çırpınarak, hem bünyesinde bulunan hem komşu bölgelerde yaşayan milletleri sakatlayarak ve işkence ederek.

Sovyet Birliği adlı imparatorluğun resmi dağılışı bayağı görgülü bir şekilde gerçekleşti. Carolus Magnus’un torunları gibi, ü. Doğu İslav cumhuriyetin başkanları bir araya geldiler ve "üçe düşünüp" Sovyet İmparatorluğun "uluslar arası hukukun ve jeopolitiğin objesi olarak" varlığına devam edemeyeceğine karar verdiler. Fakat, daha sonraki gelişmelerin gösterdiği gibi, bu olayın, imparatorluğun ekseni olan Rusya’nın barışçıl bir devlet olacağını anlamına gelmiyordu.

Birincisi, SSCB’nin diğer devletlerden farklı olarak, Rusya 89 parçasından neredeyse her birinin Kremlinin kararlı direnişle karşılaşarak imparatorluktan çıkma isteği ve hatta silahlı mücadele gösterdiği ve hiç de istikrarlı bir devletin olmadığını ve aynı zamanda bir federasyon olduğunu gösterdi.

İkincisi, Rusya imparatorluk hevesini yitirmedi. Bunun en iyi kanıtları askeri ve çok aktif varlığı, eski SSCB cumhuriyetlerinde.

Üçüncüsü, Rus misyonerliğin atavist fikirleri sadece idareci kesiminde değil, halk arasında da çok popüler olmaya başladı.

Dördüncüsü, Rusya BDT ülkeleri içerisinde daha çok ekonomik ve siyasal – askeri birleşimleri oluştururken, bu entegrasyona yönelik süreçlerinde kendisine baş rolü ayırtıp, partnerlerine baskı uyguluyor.

Tüm bunlar, 7-8 Aralık 1991 yılın Belovejskaya anlaşmasının Rusya imparatorluğun SSCB olarak klinik ölümünün göstergesi olduğunu, imparatorluğun kendisinin ise hala var olduğunu gösteriyor.

Beş yüz yıldır mirasçıları olduğu düşündüğü Rus başkenti Moskova’nın diriltmek için tüm yolları denediği imparatorluk, birinci ve ikinci Roma’nın (Konstantipolis) üzerinde tarihte yürüdükleri yolda ilerliyor şu an.

Rus imparatorluğun temeli Rusya’nın "evrensel misyonu" ve "özel amacı" tezlerine dayanıyor.

Önce, 1512 yılında Moskova imparatoruna Pskov Elezarov manastırın Filofey adlı keşişi yazdığı mektupta dile getirdiği "üçüncü Roma" imparatorluğu doktrininden başladı. "İki Roma düştü, üçüncüsü duruyor ve dördüncüsü olmayacak" formülü ile Filofey, Rus imparatorluğun asırlar boyunca dayandığı bir takım duygular ve öz hisler yarattı. Yazdığı mektupta Moskova imparatorun Roma ve Konstantinopolis yıkıldıktan sonra gök altında yaşayan tüm Hıristiyanların imparatoru olduğunu beyan etmişti.

Rus imparatorluğun genişleme süresinde bu doktrin büyüklük hastalığına dönüştü: "Bu tek devletin genişliğine bir göz atalım: Roma büyüklüğünde hiçbir zaman onunla kıyaslanamaz…" yazmıştı Nikolay Karamzin "Rus devletin tarihine dair" adlı 1815 tarihli kitabın önsözünde.

Rusya’yı "evrensel rolünde" görme alışkanlığı sadece resmi tarihçi – monarşist N. Karamzin’in alışkanlığı değildir – devletin tüm siyasi güçleri de bu düşünceyi paylaşıyorlar – imparatorluğun büyüklüğü ile övünen "tutkulu" devrimci – demokrat Vissarion Belinski de: "Rusya’nın toprak büyüklüğü inanılmaz, genç güçleri ifade edilmez, gücü sınırsız, - bu ülkenin yaradılışında yatan büyük amacı düşünürken ruhum zevkten titremeye başlıyor…".

"Zevkten titreyerek" ve "ruhu dinleyerek" bu imparatorluk 15. asrından itibaren 20. yüz yıla kadar toprak büyüklüğünü 57 kat genişletti (resmi bilgilere göre ise sadece 36 kat). Hesaplama yapıldığında her gün 130 kilometre karelik bir büyüme çıkıyor. İşgallerin hızı o kadar baş döndürücü oldu ki, Rusya’nın çarları "Bu genişleme halkımıza ne kadar yararlıdır ve Rus halkın çıkarlarına uyar mı?" sorusunu sormadılar kendilerine.

Rus felsefesinin önde gelen isimlerinden Georgiy Fedotov 1946 yılında İngiliz dilinde yayınlanan "Rusya ve özgürlük" adlı makalesinde tüm bu sorulara cevap verdi. "Ancak demir disiplin, korkunç ortak gerilim, ağır ve acı kayıplar sonucunda bu fakir ve barbar imparatorluğu genişleyebildi" yazmıştı.




* * *



"Yeltsin doktrinin" duyurulması, Rusya’nın imparatorluk siyasetine dönüşmesi için gerekli teori-ideolojik kalıpların oturtması demek oluyordu. Rusya Federasyonu cumhurbaşkanın BM toplantısında konuşması ve yeni imparatorluk doktrini Rusya’da uygulanması arasında sadece iki ay geçti. Yeltsin için "Rubikon" rolünü Çeçenistan oynadı. 26 Kasım 1994 yılında Rus istihbarat birimleri Grozni’ye tank seferi düzenledi, 11 Aralık’ta ise RF ordusu Çeçenistan Cumhuriyetinde geniş çaplı operasyonlara başladı.

Moskova’nın Çeçen macerası Rusya’nın "barış ve güven konularında girişimler" sözlerine ne tür bir anlam yüklediklerini iyiden iyiye gösterdi. Rus topları Grozny’yi yerle bir ederken Rus "Rossiyskaya Gazetesi" "Grozni bizim şehrimizdir" diyordu, Rus orduların ateşi Çeçenleri ve Rusları ölümcül komşuluk ilkelerine mahkum ettiği zaman bir Rus subayı ‘Çeçenler ve Ruslar iyi komşu ilişkilere mahkumdurlar’ diye dalga geçiyordu.

"Kısa ve başarılı" bir operasyon olarak planlanan ama çok uzun süren kanlı Çeçenistan savaşı, Rusya’nın insan haklarına ne kadar değer "verdikleri" ve Rus hükümetin ne pahasına olursa olsun kendi çıkarlarını Rusların ve Çeçenlerin hayatlarını kurban ederek de koruyacağını göstermişti.

Ve eğer 1994-1996 yıllarında Rusların çoğu insanlık dışı ordu hareketleri kınasa da, ikinci Çeçen kampanyası sırasında Rusyalıların bilincinde önemli değişiklikler gözlemlenmeye başladı. Çeçen karşıtı eğilimler ve düşünceler Rusya’nın çoğunu zaptetti ve bazı insan hakları koruma kurumların eylemlerine bile yansıdılar. Kasım 1999 yılında Londra Barış ve Savaş Enstitüsün periyodik yayın organın sayfalarında Rus insan hakları koruma kurumu "Memorial" nezdinden çalışan İnsan hakları koruma Merkezi birinci başkanı Sergey Kovalev’in danışmanı Oleg Orlov ‘Ciddi ve bazen acı verici tartışmalardan sonra Rus insan hakları savunmacıları Dağıstan’a saldırı düzenleyen bazı Çeçen komutanlarına karşı ordu operasyonu yapan Rus hükümetini desteklemeye karar verdiler’ diye yazmıştı. Bunun sebebini de açıkladı: "Birkaç yıldır süren yenilgi zamanından sonra Rus toplumu hep "o tarafta" olmaktan sıkılmaya başladı. SSCB dağılımından Çeçenistan’da birinci savaşa kadar meydana gelen tüm bu gelişmelerde, NATO’nun genişlemesinden, Kosova ihtilafında, Rusya hep kötü taraf olarak gösterilmiştir. Yenilenler arasında olmaktan sıkıldı Rusya".

Rusya da imaj krizi ile karşı karşıya geldi. SSCB’de ne olursa olsun insanlar kendilerini büyük devletin vatandaşları olarak görüyorlardı. Şimdiyse herkes soruyor: "Rusya nedir aslında?". Cevap genelde, özellikle de 1991 yılından sonra oluşan ekonomi krizden en çok etkilenen bölgelerde yaşayan vatandaşlar için, umut verici değildir.

Ruslar, Çeçenistan’da "vatanlarının savunulmasından" ani bir keyif aldılar. Onlar kendileri haklı görüyorlar, kazanmak istiyorlar ve verdikleri kurbanları için olay yerinden intikam alınacağını umuyorlar.

Ve böylece, imparatorluğun yenilgilerinden doğan ‘dirilme ihtiyacı’ geçmişte olduğu gibi Rusları, vatanın büyüklüğü tezi üzerinde Rusyalıları birleşmeye itmiştir.




* * *



Birinci "Çeçen" macerasının sebepleri arasında Rus iktidarı RF’nin toprak bütünlüğünü ve güvenliği sağlamayı gösterdiler. Güvenlik sorununa gelince, küçücük bir yer olan Çeçenistan’ın kocaman Rusya için bir tehlike oluşturacağını düşünmek zaten akılsızca. Toprak bütünlüğüne gelince bu, geleneksel "tut, başkaları da istemesin" anlamına gelir.

Yine de, Rusya’nın bazı memurların kabahatinden ve Batılı muhabirlerin ısrarcılığından dolayı Rusya’nın Çeçenistan’daki başlıca amacı belli oldu: petrol.

Rus "Rossiyskaya gazetesi" 17 Ocak 1995 tarihli yazısında o Rusya’nın o zamanki başbakanı Nikolay Egorov’un röportajını ‘Çocukları kurtarmak için kurşunlara hedef oluyorlar’ manşeti altında vermişti.
Bu sözlerle Egorov, Çeçenistan’da Rus ordusunun hareketlerini özetlemişti. Rusya’nın savaşçıları "kötü Çeçenlerin" kurşunlarından kimin çocuklarını kurtarıyorlardı? Söz Egorov’da: "… bağımsızlık ve özgürlük kelimeleri. – bir maske. Savaş, petrol ve diğer maddeler için veriliyor. Şimdiki verilerimize göre Çeçenistan’da 10 trilyon dolarlık petrol var"
. İşte bunlar sevimli çocuklar – petrol dolarları. Onlar için genç savaş görmemiş Rus askerleri kurşunlar altına da sokabilirler. Açık, bir maskesi olmayan emperyalizm değil mi bu? Zenginlik için "kardeş ulusları" katletmek…

Rusya Hava kuvvetleri komutanı, hava kuvvetleri tuğ generali Petr Deynekin, ordu gazetesi "Krasnaya Zvezda" gazetenin sayfalarında, 5 Şubat 1995 yılında, Rus askerleri Grozninin kuzeyinde bulunan havalimanı ele geçirdiklerinde, "yük amaçlı uçaklar" dışında havaalanına ilk petrol teçhizatın da geldiğini, anlatmışt
ı.

Hazar denizin petrol bölgesini Rusya’nın Novorossiysk kenti ile bağlayan petrol boru hattın Çeçenistan’dan geçmesi de Rusya’yı çok ilgilendirir.
Önde gelen uzmanların düşüncelerine göre en yakın zamanda Hazar Denizin petrol yatakları Körfezdekilerle kıyaslanacak duruma gelecekler. Eylül 1994 yılında Azerbaycan’daki üç petrol kuyuyu 7.4 milyar dolarlık bir hacimle işletme anlaşmasının imzalanmasından sonra, Çeçenistan’dan geçebilecek boru hattın önemi daha da büyük oldu.

Fakat, bu bölgedeki etkinliği "kısa zaferle" taçlandırmak isteyen Rusya, tam tersi bir sonuca vardı. Çeçen maceranın tetiklediği istikrarsızlık, Azerbaycan ve Kazak petrolün Türkiye üzerinden aktarılmasına neden oldu. Görüldüğü gibi, Rusya’nın stratejik ve ekonomi kayıpları çok büyük olacaklar.


Luka Gevalnik, Kiev.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://askihuda.over-blog.com
 
Tüm imparatorluklar er yada geç yok edilir
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ALLAH NASIL MİSAFİR EDİLİR?
» Oruca nezaman ve nasil niyet edilir
» Bilerek kılınmayan farz ve vacip namazlar kaza edilir mi?

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Akabe Forum Radyo :: (¯`·.(¯`·.____ Tarih ____.·´¯).·´¯) :: Dünya Tarihi-
Buraya geçin: