Akabe Forum Radyo
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


İslami makaleler
 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yapRadyo DinleMp3 Dinle Kur'an Dinledini bilgi yarismasi

 

 Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak Empty
MesajKonu: Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak   Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak EmptyCuma 15 Ocak 2010 - 15:45

Çok aşırı sevgide bir nevi körlük ve bir çeşit sağırlık vardır. İnsan aşırı sevdiği kimsede kusur görmez, görmek istemez, onun hakkında anlatılan kusuru dinlemez olur. Fakat her zaman haddini bilmelidir. Yüce Rab ile aciz kulun sıfatlarını karıştıranlar, cahil ve gafil kimselerdir. Yüce Allah bütün sıfat, fiil ve tecellilerinde tektir. O’na benzeyen, denk olan hiçbir varlık yoktur. Allah’a ait bir yetki ve tasarrufun herhangi bir insanda bulunduğunu düşünmek şirktir. Bu anlayışta olanların fikir ve kalpleri devamlı bir kargaşa içindedir. Onlar hak yolunda sıhhatli bir adım atamazlar.
Mümin, Yüce Allah’a rabbi olarak ibadet eder. Onun peygamberlerine ise Yüce Allah’a giden yolda rehberi olarak itaat eder. Allah dostlarına yapılan hürmet ve itaat da Allah içindir. Müminlerin tabi olduğu kamil mürşit ne kadar yüksek derecelere ulaşırsa ulaşsın, elinde ne kadar büyük irşat faaliyeti gerçekleşirse gerçekleşsin, hiçbir zaman kulluk vasfından çıkmaz. Hiçbir veli, hiçbir zaman peygamberlere denk bir makama da sahip olamaz.

Bütün alemlere rahmet kılınan, beşeriyetin efendisi, Allah’ın habibi, peygamberlerin sultanı Hz. Rasulullah (a.s) Efendimiz bu konuda zat-ı âlîsi için dahi önümüze şu ölçüleri koymuştur:

“Hrıstiyanların İsa b. Meryem’i batıl yere methettikleri (ve ilah derecesine yükselttikleri) gibi beni yükseltmeye kalkmayın. Ben ancak bir kulum. Bana: ‘Allah’ın kulu ve Rasulü’ deyin.”434

“Ey insanlar! Sözünüzü dikkatli söyleyin. Sakın şeytan sizi basit şeylere sevketmesin. Ben, Abdullah’ın oğlu Muhammed ve Allah’ın Rasulüyüm. VHürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak Allahi, sizin beni Allah’ın yücelttiğinden daha yükseğe çıkarmanızı sevmem.”435

Bu konu çok nazik olduğu için Efendimiz (s.a.v), peygamberler adına bile haddi aşan konuşma ve anlayışlardan sakındırarak, şöyle buyurmuştur:

“Allah’ın peygamberleri arasında ona buna üstünlük vermeye kalkmayın.”436

“Peygamberler arasında seçme yapmayın.”437

Bize düşen iş, Allahu Teala’nın emrettiği şekilde bütün peygamberlere iman etmek ve herbirinde ortaya çıkan faziletlerden nasiplenmektir. Bütün peygamberlerin asıl derecesini ve ilahî yakınlık seviyesini ancak Allahu Teala bilir. Diğer kulların durumu da aynıdır.
Müfessir Elmalılı Hamdi Yazır’ın (rah.) belirttiği gibi, sevgi ve hürmette ölçü şudur:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak Empty
MesajKonu: Geri: Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak   Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak EmptyCuma 15 Ocak 2010 - 15:46

“Allah’ın sevdiği kulları sevmek ve onlara uymak şirk ve günah değil, ilahî emirdir ve bu, Allah sevgisine delildir. Fakat bu sevgi, hiçbir zaman Allah sevgisi gibi olmamalıdır. Hristiyanlar’ın Hz. İsa hakkında yaptıkları gibi, onları mabud derecesine çıkaracak bir ibadet şeklini almamalıdır. Bunun en güzel şeklini kelime-i şehadette buluruz; bir müslüman:
‘Ben şehadet ederim ki, Hz. Muhammed (s.a.v) O’nun kulu ve Rasulüdür’ derken, Allah’tan başka bütün mabudların hepsini reddedip atar, bu temiz kalp ile Hz. Muhammed’in Allahu Teala’ya kulluğunu ve O’ndan gelen bir peygamber olduğunu tasdik eder. Sonra O’nu da Allah (c.c) için sever. İman bu sevgi ile tamam olur. Velileri sevmek de bu sevginin içine girer, aynı edebi ister.”438

“Elbette bir kimseyi Allah’ı sever gibi sevmekle, Allah için sevmek arasında büyük fark vardır. Allah için sevmek O (c.c) sevdiği için, O’nun rızası için, ‘seviniz, bu kul sevdiğimdir.’ dediği için sevmektir.”439
Hak yolcusuna düşen vazife, başındaki imamın, önündeki mürşidi aşırı derecede överek oyalanmak, lafta kalan sevgisiyle avunmak değil; onda bulunan ilahî ahlak ile ahlaklanmaktır. Çünkü; Rasulullah (s.a.v) “Ameli kendisini geri bırakanı, nesebi ileri geçiremez”440 buyurmuştur.
Asıl mesele; Allah için ameldir. Zahirdeki hürmetler, şekilde kalan rağbetler, dildeki sevgiler hiçbir zaman makbul değildir. Şu hâdisedeki ibretli uyarıya dikkat edelim.
İmam Zührî (r.a) naklediyor: Ensar’dan güvenilecek birisi bana şunları anlattı: Rasulullah (a.s) abdest aldığında veya tükürdüğünde, Ashabtan bazıları, Rasulullah’ın (a.s) abdest suyunu ve tükrüğünü kapıp, (bereketlenmek ve Efendimizi yüceltmek için) yüzlerine ve vücudlarına sürüyorlardı. Bir defasında. Rasulullah (a.s):
-Niçin böyle yapıyorsunuz? diye sorduğunda; onlar:

-Bereketlenmek ve sevap kazanmak için! diye cevap verdiler. Bunun üzerine Rasulullah (a.s):
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak Empty
MesajKonu: Geri: Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak   Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak EmptyCuma 15 Ocak 2010 - 15:46

“Kim Allah ve Rasulünün kendisini sevmesini istiyorsa (böyle şeyler yerine), konuştuğunda doğru söylesin, emanete hıyanet ve komşusuna eziyet etmesin”441 buyurdu.
Demek ki, müridin mürşidine olan sevgisi, zâhirde kalan eğilip bükülmeler, el öpüp yerlere serilmelerle değil, kalpteki samimiyet, hâldeki istikamet, sözünde sadakat ve insanlara Allah için hizmetle ispat edilebilir.
Şeyh Ebu‘l-Abbas el-Mürsî (rah) demiştir ki: “Mürit, şeyhi ile övünen kimse değildir. Asıl mürit; mürşidinin kendisiyle övündüğü kimsedir.”442
Nakşibendi yolunun İmamlarından İmam Rabbanî (k.s) de amelsiz ve gayretsiz kalıp, mürşidinin büyüklüğü ile avunan ve tasavvufu sâdece kelimelerle savunanları şöyle uyarmıştır:

“Ameli bırakıp veya amelde gevşek davranıp meşayıhın ruhaniyeti (teveccühü, istimdadı bize yeter düşüncesi) ile aldanmamak gerekir.”443

Rasulullah (a.s) Efendimizin, yukarıdaki hadisler içinde geçen “VHürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak Allahi, sizin beni Allah’ın yücelttiğinden daha yükseğe çıkarmanızı sevmem”444 sözü, ümmetin önünde bulunan bütün imam ve mürşitlerin, cemaat ve müridlerin temel anlayışı olmalıdır. Hiç kimse, olduğundan fazla görülmemeli, bulduğundan fazlasıyla övünmemelidir. Herhangi bir mürit, önündeki mürşidini övme ve yüceltme adına, esasen anlamadığı, bizatihî tecrübe ve müşahede etmediği hâl ve makamları, yetki ve tasarrufları ona ait göstermekle uğraşmamalıdır. Buna gerek olmadığı gibi, onu ispat etme imkanı da yoktur.

Bir şeyhin, Allahu Teala gibi herşeyi bildiğini, müritlerinin rızıklarını taksim ettiğini söylemek küfürdür. Şeyhin bütün alemi elinde tuttuğunu, istediği gibi tasarrufta bulunduğunu iddia etmek haramdır. Mürşidi adına keşif ve keramet uydurmak; bununla onu kalplerde yücelteceğini sanmak, koyu bir cehalettir. İlmi, edebi, takvayı, taatı, hizmet ve cihadı hiç önemsemeyip; gördüğü rüyalar ve hülyalar ile şeyhini tanıtmaya, tasavvufu anlatmaya çalışmak; temiz tasavvuf yoluna bir ihanettir. Görünen hâllerden ve yaşanan fiillerden birşey anlamayıp perde arkasında hikmetler aramak; feraset değil, gaflettir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak Empty
MesajKonu: Geri: Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak   Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak EmptyCuma 15 Ocak 2010 - 15:46

Bir şahsı tanıma ve tanıtmada ölçümüz Allah’ın ölçüsü olmalıdır. Bu ölçü takvadır. Cenab-ı Hak: “Allah katında en şerefliniz en muttakî olanınızdır”445 ölçüsünü koymuştur. Bundan sonra bir insan takvadan başka ne ile yücelebilir? Dünya ile bulunan değerin Allah katında geçerliliği nedir? Allahu Teala’nın sevmediği bir kimseyi, bütün alem övse ne olur, sevse ne bulur?
İslam alimleri, müslümanlar içinde bazı kimselerin özel bir konum, farklı bir derece, hususi bir yetki ve üstün bir fazilete sahip olması konusunda şu noktalarda ittifak içindedirler.

1-Allahu Teala, kulları arasından bazılarını özel olarak seçmiştir.446 Allah dilediklerini kendisi için seçer ve O’na yönelenleri hidayete erdirir”447 ayeti, bu konuda esastır. İmam Kurtubî (671/1273), Allahu Teala’nın dilediklerini ilim, imamet, ince anlayış ve mülk için seçeceğini belirtmiştir.448
2-Faziletin ölçüsü takvadır. En üstün insan, en muttaki olandır. Üstünlük nesebe, hasebe, mala-mülke, vatana, millete bağlı değildir.449 “Allah katında en şerefliniz en muttakî olanınızdır”450 ayeti, bu değişmez ölçüyü ortaya koymaktadır.
3-Müminler kendi aralarında derece derecedir. En üst derecedekilere Kur’an diliyle “mukarrabun” denir.451
4-Kendilerine ilim verilenler, Allah’tan en çok korkma hâlini bulur ve ilmin hakkını korurlarsa, diğer müminlerin çok üstünde derecelere sahip olurlar.452 “Allah, kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltir ”453 ayeti, bu hakikatı ortaya koyar. “(Hakiki) alimin (sırf ibadetle meşgul olan) âbide üstünlüğü benim sizden en düşük dereceliye üstünlüğüm454 (diğer bir rivayette-dolunayın diğer yıldızlara üstünlüğü)- gibidir” hadisi,455 buna şahittir.
5-Allahu Teala, sahip oldukları sıfatlara göre, sevdiği müminlere Kur’an’da, mukarrabûn,456 sıddîk,457 muhsin,458 ebrâr,459 evliyâ460 gibi isimler vermiştir.

Bir kuluna Allahu Teala’nın verdiği isim, sıfat ve yetkilerden daha güzel ne olabilir?
Burada şunu da hatırlatalım: Allah için sevilen bir veliye ait şeyleri sevmek, -dinimizin ölçüleri içerisinde -onun hatıra ve eşyalarıyla bereketlenmek, onlara da ayrı bir değer vermek caizdir. Bu bir putçuluk değil, sevginin gereğidir.
Bu konuda İmam Gazalî (rah.) (505/1111) der ki:

“İleri derecedeki muhabbetin alameti; sevginin sevilene ait her şeye sirayet etmesidir. Sevdiği kimsenin hizmetçilerini, onu öven, rızasını almak isteyen herkesi, hatta kapısını bekleyen köpeği, gezdiği yerleri, oturduğu memleketi sevmek bu tür bir sevginin sonucudur. Bakiyye b. el-Velid (rah.) vef: 197 hicri) 461 demiştir ki: “Mümin, sevdiği müminin köpeğini de sever.” Bu, aynen öyledir. Aşıklar bunu isbat etmişlerdir. Nitekim, Mecnun b. Amir (asıl adı Kays’tır) der ki:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak Empty
MesajKonu: Geri: Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak   Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak EmptyCuma 15 Ocak 2010 - 15:47

Dolaşırım Leylamın yaşadığı yerleri;
Öperim toprağını, okşadığı şeyleri.

Kalbimi çelip alan o memleket değildir,

Orayı mesken tutan sevgilinin derdidir.

Sevginin bu derece her şeye sirayet etmesi için çok ileri derecede ve safi olması gerekir. Allah sevgisi de böyledir, kuvvetlenip kalbi kapladığı zaman, O’na ait bütün şeylere sirayet eder.”462
Peygamberlerin ve salihlerin kullandıkları eşyalar ve bıraktıkları hâtıralar ile bereketlenmek niyeti ile onları saklamak ve özel ihtimam göstermek de -ölçüleri korunmak şartıyla- caizdir.
Bütün bunlarda temel ölçü şudur: Allahu Teala ve Rasulü bir şeye ne kadar kıymet verdi ise, ona o derece kıymet verilmelidir. Hz. Ömer’in (r.a) Haceru’l-Esved’i ziyaret edip öptükten sonra: “Ey taş! Ben biliyorum ki sen, kimseye ne zarar ne de fayda verirsin. Eğer Rasulullah’ın (a.s) seni öptüğünü görmeseydim, ben de öpmezdim”463 demesi gibi; öpülecek olan, taş da olsa, her işin hüküm ve ölçüsünü Allah ve Rasulünden öğrenmelidir.
Allah’tan başkalarını rab edinmenin bir diğer şekli de, kendilerine kitap verilen Yahudi ve Hrıstiyanların yaptığı gibi yapmaktır. Onların hâli ayet-i kerimede şöyle bildirilmiştir:
“Onlar (Ehl-i kitap Yahudi ve Hristiyanlar), hahamlarını ve rahiplerini (din alimlerini) ve Meryem oğlu İsa’yı Allah’dan başka Rab’ler edindiler. Halbuki onlar tek ilah olarak Allah’a ibadet etmekle emrolunmuşlardı. Allah, onların ortak koştuğu şeylerden münezzehtir.”464

Ayette geçen, Allah’dan başka rab edinilen kimselerin durumunu Rasulullah (s.a.v) şöyle açıklamıştır:
“Halk kendilerine ibadet etmiyorlardı. Fakat onlar halka (Allah’ın emrine muhalif olarak) bir şeyi helal gösterdiklerinde onu helal kabul ediyor, herhangi bir şeyi (kendilerine) haram saydıklarında, onlar da haram sayıyordu.”465
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak Empty
MesajKonu: Geri: Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak   Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak EmptyCuma 15 Ocak 2010 - 15:47

Rabi’ (rah.) anlatıyor: Ebu’l-Âliye’ye: “İsrailoğulları arasında (Allah’tan başkasını) rab edinme işi nasıl oluyordu?” diye sordum, şöyle dedi:
“Onlar Allah’ın kitabında genellikle rahip ve ruhbanlarının sözlerine ters şeyler buluyorlar, bununla beraber, Allahu Teala’nın kitabının hükmünü bırakıp rahiplerin hükümlerini kabul ediyorlardı.”466
Meşhur Müfessir Elmalılı Hamdi Yazır (rah.) demiştir ki:

“Bu rivayetlerden anlıyoruz ki, bir kimseyi rab edinmiş olmak için illâ ona ‘rab’ adını vermek şart değildir. Allah’ın emrine uygun olup olmadığını hiç dikkate almayarak bir kimsenin emrine uymak ve özellikle dine ait konularda onu kural koymaya yetkili görmek, ne söylerse yapmak, ona uyunca Allah’ın emrine ters düşeceğini hiç düşünmeden kendisine tabi olmak, emirlerini taparcasına yerine getirmek onu rab edinmek ve ona tapmak demektir. Bizim, alimlerimize ve hak üzere işimizi yürüten adil idarecilerimize itaat edip saygı göstermemiz bunun dışındadır. Çünkü bize böyle bir itaat emredilmiş ve bunun ölçüleri belirtilmiştir.”467
“Bir kimsenin fikirlerinin ve sözlerinin doğrusunu yanlışını, hakka uyanını, uymayanını ayırt etmeden onun keyfî arzularına ve şahsî fikirlerine uymak, onda, Allah’ın helal kıldığını haram, haram kıldığını helal kılma yetkisinin bulunduğunu düşünmek, onun kasıtlı sapıklıkları bir yana, Allah’ın emrine aykırı olduğu kesin hatalarına bile itaatın caiz olduğunu düşünmek, şirktir, küfürdür. Bu davranış, Allah’ı bırakıp başkalarına tapmak demektir.”468
Evet, Allah’dan başka rab edinme, bu şekillerde olabileceği gibi, daha da ileri gidilerek bazı şahısları Allah’ın bir parçası, aynısı, oğlu, sağ kolu vs. bilme ve önünde secde etme, Allah ile bütünleşti deyip onu ilah görme şeklinde de olabilir, olmuştur. Bütün bunlar batıldır, haramdır. Kur’an ve sünnet caddesinden giden bu ümmetin alim ve evliyasında böyle bir durum ve tutum yoktur. Onları yanlış tanıyan, dengesiz seven ve ilah seviyesinde gören cahillerin yaptıkları hiçbir zaman doğru bulunamaz. Böyle kimseler örnek alınamaz. Onlara ilk karşı çıkacak olan veli ve alimlerdir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak Empty
MesajKonu: Geri: Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak   Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak EmptyCuma 15 Ocak 2010 - 15:48

Yerlerin ve göklerin hazineleri Allahu Teala’nın elindedir. Nimet ve ihsan O’nundur. O (c.c), büyük ihsan sahibidir. Dilediğine istediği kadar verir. O verince kimse mani olamaz. Yücelten ve alçaltan O’dur. Bize ancak Hz. Kur’an’a tabi olup şöyle demek düşer:
“Ey mülkün gerçek sahibi Allahım! Sen mülkü dilediğine verir, dilediğinden de çekip alırsın. Dilediğini aziz eder, istediğini zillet içinde bırakırsın. Bütün hayır senin elindedir. Sen her şeye kadirsin.”469




Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak Sigpic11851_13

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak Empty
MesajKonu: Geri: Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak   Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak EmptyCuma 15 Ocak 2010 - 15:48

Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak Sigpic12214_10
Aşkın dili kuş gibidir; Ona (Hz.)Süleyman gerek!...
Aşkın sabrı sonsuzluktur; Ona (Hz.) Yusuf gerek!...
Aşkın esintisi tufan gibidir; Ona İsrafil gerek!...
Aşkın yolu, dağ, kır ve göldür; Ona, Kerem, Ferhat ve Mecnun gerek!...
Mecnun olmak ve Mecnun gibi LEYLA'ya ulaşmak oldu ACİZLİĞİM!!!
AŞKa Aşık Olmaya Talibiz İnşaAllah!!!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Hürmette Aşırı Gidip Putlaştırmamak
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Akabe Forum Radyo :: (¯`·.(¯`·.____ İSLAM-İ KONULAR____.·´¯).·´¯) :: İlmihal - Fıkıh - Akaid - İtâat-
Buraya geçin: