İşari mana, bir kelamın doğrudan değil, işaret olarak ince anlamlar taşımasıdır. Mesela, katıldığı toplantıdan erken dönen birine, “niçin erken döndüğü” sorulduğunda “hava soğuktu, fazla kalamadım” dese bununla hem maddi havanın soğukluğunu nazara verebilir, hem de toplantıdaki uygunsuz ortama dikkat çekebilir.
Fıkıh âlimleri kıyas yoluyla bazı neticelere varırlar. İşari tefsir mensupları da istihrac ettikleri manalarla ibret alırlar. Fukahanın yaptığı kıyas hem sahih, hem batıl olabileceği gibi, işari tefsir de hem sahih, hem batıl olabilir. Mesela, "Ona (Kur’ana) ancak tertemiz olanlar dokunabilir" (Vakıa, 79) ayetini "Levh-i mahfuz" veya "mushaf" şeklinde anlayıp, buradan "nasıl ki Kur'ana ancak temiz beden dokunabilir. Onun gibi, Kur'anın manalarını da ancak müttaki insanların temiz kalbleri zevkedebilir" neticesine ulaşmak güzel bir manadır. Keza, "içinde köpek ve cünüp bulunan eve melekler girmez" (Ebu Davud, Taharet, 89) hadisinden "kibir ve hasedle kirlenmiş kalbe de iman hakikatleri girmez" sonucuna varmak isabetli bir yorumdur.
Makbul bir işari tefsir için şu dört esasa dikkat çekilmiştir:
1-Kuranın zahirine aykırı olmaması.
2-Onu teyid eden şer'i bir şahidi olması.
3-Şer'i ve akli bir bir muarızı olmaması. Yani, şer'an ve aklen reddedilmemesi.
4-Zahiri mananın reddedilip, "bundan murat ancak bu işarî manadır" denilmemesi.