Akabe Forum Radyo
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


İslami makaleler
 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yapRadyo DinleMp3 Dinle Kur'an Dinledini bilgi yarismasi

 

 SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 Empty
MesajKonu: SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2   SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 EmptyÇarş. 2 Ara. 2009 - 15:55

Kutlu Doğum
571 yılında, bir yetim olarak dünyaya geldiğinde, Fil Olayının üzerinden henüz 50 ya da 55 gün geçmişti. Abdulmuttalib, Kabe’nin yanında kavminden bazı kimselerle otururken, müjdeci yanına geldi ve “Amine’nin bir erkek çocuğu dünyaya getirdiğini” bildirdi. Abdulmuttalib hemen gelininin yanına gitti. Torununu, bir kumaş parçasına sarılmış olduğu halde kucağına alıp Kabe’ye girdi. Verdiği hediye için Allah’a şükrettikten sonra, Onu annesine geri gönderdi.
Doğumun yedinci günü, develer ve koyunlar kestirilerek Mekke halkına yemekler yedirildi. Ziyafetten sonra, Kureyşliler Abdulmuttalib’e torununun ismini sordular:
- Ey Abdulmuttalib! Doğumu sebebi ile bize ikramda bulunduğun bu oğluna ne isim koydun?
- Muhammed ismini koydum!
- Niçin atalarının isimlerinden birini koymaya özen göstermedin de, “Muhammed” ismini koydun?
- Gökte Allah’ın ve yerde de halkın onu övmelerini istedim.

Bereketli Muhammed (sav)
Mekke’de, erkek çocuklarının, kırda yaşayan Arap kabilelerinden bir süt anneye verilmesi adet haline gelmişti. Böylece çocukların hem daha elverişli bir iklimde sağlıklı bir şekilde yetişmeleri hem de düzgün, pürüzsüz bir Arapça konuşmayı öğrenmeleri sağlanırdı.
Mekke civarında oturan kabilelerden süt annelik yapabilecek olan kadınlar, her yıl yaz ve sonbahar mevsimlerinde Mekke'ye gelirler, yeni doğan çocukları ücretle emzirmek üzere alıp obalarına geri dönerlerdi. O yıl Halime Hatun da, yanında kocası ve küçük oğlu olduğu halde, Beni Sa'd b. Bekir kadınlarından on kadın ile birlikte, ücretle emzirecek çocuk bulmak için Mekke'ye gelmişti.
Gerisini Halime Hatun şöyle anlatıyor :
İçinde bulunduğumuz kuraklık ve kıtlık yılında hiç bir şeyimiz kalmamıştı. Ben bir kır merkebinin üzerindeydim. Yanımızda yaşlı bir devemiz de bulunuyordu fakat bize bir damla bile süt vermiyordu. Üzerinde bulunduğum merkebin yürüyüşünün ağırlığı arkadaşların canını sıkacak dereceye varmıştı.
Nihayet Mekke'ye vardık ve emzirecek erkek çocuğu armaya başladık. Bir süre sonra, benimle birlikte Mekke’ye gelmiş olan kadınlardan, benden başka emzirecek çocuk almayan kadın kalmamıştı. İçimizde hiç bir kadın yoktu ki, O, kendisine teklif edilsin de, 'yetimdir' denilince O'nu almaktan kaçınmış olmasın. Çünkü bizler, emzirilecek çocuğun babasından bahşiş almayı umuyorduk. Onun hakkında ise 'yetimdir, annesi ve dedesi de bize ne verebilecek ki?' diyorduk. Abdulmuttalib ile karşılaştım:
- Sen kimsin?'
- Beni Sa'd kabilesinden bir kadınım.
- İsmin nedir ?
- Halime.
- Ne güzel! Ne güzel! Sa'd ve Hilm iki güzel özelliktir ki, dünyanın hayrı da, sonsuzluğun izzet ve şerefi de bunlardadır. Ey Halime! Benim yanımda yetim bir çocuk var. O'nu, Beni Sa'd kadınlarına teklif ettim, kabule yanaşmadılar. Onu emzirmeyi sen üzerine alır mısın? Belki Onun yüzünden saadete erersin.
- Bana biraz izin ver de, kocama bir danışayım.
Hemen kocamın yanına dönüp durumu ona haber verdim.
- Mekke'de, bu yetim çocuktan başka emzirecek çocuk yok. Ben arkadaşlarım arasında, emzirecek bir çocuk almadan geri dönmeyi istemiyorum.
dedim. Kocam da izin verdi. Döndüğüm zaman, Abdulmuttalib'i oturmuş, beni bekliyor halde buldum. Kendisine:
- Haydi çocuğu getir!
deyince, yüzünde sevinç belirdi ve beni hemen Amine'nin evine götürdü. Ben O'nu ancak, başkasını bulamadığım için almıştım. Eşyalarımızın yanına döndük. Kucağıma alıp Onu emzirmek istediğimde memelerimden dilediği kadar süt geldi. Hem O, hem de süt kardeşi doyasıya emdiler ve uyudular. Halbuki, bundan önce bizim çocuk, kendisiyle birlikte bizi de hiç uyutmamıştı.
Kocam kalkıp o yaşlı ve sütsüz devemizin yanına vardığı zaman, onun da memelerinin sütle dolu olduğunu gördü. Ondan içeceği kadar süt sağıp içti, kendisiyle birlikte ben de içtim. Her ikimiz de doyduk. Bambaşka, hayırlı bir gece geçirdik. Sabaha çıktığımız zaman, kocam,
- Vallahi, ey Halime! İyi bil ki, sen mübarek bir çocuk almış bulunuyorsun!
dedi. Ben de,
- Vallahi, ben de öyle olmasını umuyorum.
dedim. Sirer vadisinde yol arkadaşlarımıza yetiştik. Kadınlar,
- Ey Halime ne yaptın?
- Vallahi, hayrı ve bereketi en büyük çocuğu görüp aldım!
- O kucağındaki, Abdulmuttalib'in oğlu mu?
- Evet.
diye cevap verdiğimde kadınların bir kısmının kıskandıklarını gördüm. Merkebim, öyle hızlı gidiyordu ki, hepsinin önüne geçti. Kafiledeki merkeplerin hiç biri ona yetişemediler. Nihayet arkadaşlarım bana,
- Ey Ebu Züeyb'in kızı! Yazıklar olsun sana! Biraz durup bizi beklesene! Gelirken üzerine bindiğin merkep bu değil mi?
demeye başladılar. Sonunda, Beni Sa'd yurtlarındaki evlerimize vardık. Ben, Allah'ın yarattığı yerlerden, Beni Sa'd yurdundan daha kurak bir yer olduğunu bilmiyorum. Fakat çocuğu yanımıza getirdiğimizden beri koyunlarımız, akşamları karınları tok ve memeleri sütle dolu olarak dönmeye başladılar. Halbuki, hiç kimse koyunlarını sağıp içecek süt bulamıyordu. Hatta çevremizde bulunanlar, çobanlarına,
- Yazıklar olsun size! Koyunlarımızı Ebu Züeyb'in kızının çobanı nerede yayıyorsa, sizde onunla birlikte yaysanıza!
diye çıkışmaktaydılar. İki yılı doldurduğu zaman, oldukça iri ve gösterişli bir çocuk olmuştu. Onu annesine götürdük. Ama, gördüğümüz hayır ve bereketten dolayı, yanımızda bir süre daha tutmaya çok istekli bulunuyorduk. Amine'ye,
- Oğlunu iyice büyüyünceye kadar yanımızda bıraksan iyi olur. Çünkü ben O'nun Mekke vebasına yakalanmasından korkuyorum.
dedim. Bu hususta o kadar ısrar ettim ki, sonunda O’nu yanımızda bırakmaya razı oldu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 Empty
MesajKonu: Geri: SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2   SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 EmptyÇarş. 2 Ara. 2009 - 15:55

Göğsünün Yarılması
Süt annesi Halime Hatun, yemin ederek der ki:
Muhammed (sas), süt kardeşi Abdullah ile birlikte, evlerimizin arkasında, küçük kuzularımızın yanında bulundukları sırada, Abdullah, telaş ve heyecanla koşarak bize geldi.
- Üzerlerinde beyaz elbiseler bulunan iki adam, Kureyşli kardeşimi tutup yere yatırdılar, karnını yardılar. Şimdi de, O'nun içini karıştırıyorlar!
dedi. Ben ve babası hemen oraya doğru gittik. Kendisini ayakta ve yüzü sararmış halde bulduk. Ben hemen tutup bağrıma bastım. Babası da sarıldı.
- Sana ne oldu yavrucuğum?
- Beyaz elbiseli iki adam beni yatırdılar, karnımı yardılar. Karnımda bilmediğim bir şey aradılar!
diye cevap verdi. Birlikte çadırımıza döndük. Süt babası Haris, bana,
- Ey Halime! Ben bu çocuğun başına bir felaket gelmesinden korkuyorum. Başına bir şey gelmeden, Onu, ailesine götürüp teslim et!
dedi.
Bu olay, Muhammed (sas) dört-beş yaşlarında iken meydana gelmiştir. Bir keresinde sahabelerden bazıları, 'Ya Resulallah! Bize kendinden bahset.' dediklerinde, 'Olur!' demiş ve şöyle anlatmıştır:

Ben atam İbrahim'in duasıyım. İsa'nın geleceğini müjdelediği Peygamberim. Annem de, bana hamile kaldığı zaman rüyasında, Şam köşklerini aydınlatan bir nurun kendisinden çıktığını görmüştü. Ben, Sa'd b. Bekir kabilesinde emzirilip büyütüldüm. O sıralarda, süt kardeşim ile birlikte evlerimizin arkasında, kendimize ait küçük kuzuları otlatıyorduk. Üzerlerinde beyaz elbise bulunan iki adam, içi kar dolu altından bir leğen ile yanıma geldi. Beni tutup göğsümü yardılar, kalbimi çıkardılar. Onu da yardılar, içinden kara ve pıhtılaşmış bir kan pıhtısı çıkarıp attılar. Sonra kalbimi ve karnımı o kar ile iyice yıkayıp temizlediler....
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 Empty
MesajKonu: Geri: SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2   SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 EmptyÇarş. 2 Ara. 2009 - 16:00

Süt Anneden Ayrılış
Süt annesi Halime Hatun, Muhammed (sav)’i alarak Mekke’ye getirdi ve annesine teslim etti. Bu sırada Muhammed (sas) 5 yaşına gelmişti.
Hz. Peygamber, hayatının ilerleyen dönemlerinde Halime Hatunu hiç unutmadı. Onu gördükçe, "Benim Annem! Benim Annem!" der, kendisine candan saygı gösterir, omuz atkısını yere serip onu oturtur ve bir dileği varsa hemen yerine getirirdi.
Mekke'nin fethinde, Halime Hatun'un kız kardeşi ile görümcesi ziyarete geldiler. Hz. Peygamber, onlardan Halime Hatunu sordu. Vefat etmiş olduğunu öğrenince, gözleri yaşlarla doldu.
Amcası Ebu Talib
Zübeyr ile Ebu Talib, Hz.Peygamberin babası Abdullah ile aynı anneden doğma kardeşlerdi. İki amca, Muhammed (sas)’i yanlarına almak üzere aralarında kura çektiler. Kura, Ebu Talib'e çıktı.
Ebu Talib, bir kaç deveden başka malı olmayan, ailesi ise kalabalık ve onları geçindirmekte sıkıntı çeken bir kimseydi. Fakat yoksulluğuna rağmen sözü dinlenir, emirlerine karşı gelmekten sakınılırdı.
Babası Abdulmuttalib gibi o da Muhammed (sas)'in üzerine titredi. O’nu son derece sever, kendi çocuklarını O'nu sevdiği kadar sevmezdi. O’nu yanına almadan uyumaz, bir yere gitse O’nu da yanında götürürdü. O gelmediği zaman yemeğe başlanmasına izin vermez,
- Durunuz! Oğlum gelsin, hazır olsun!
derdi. Gerçekten de, Muhammed (sas) sofrada onlarla birlikte bulunmazsa, doymazlardı. Bu yüzden de Ebu Talib, yeğenine,
- Sen, hiç şüphesiz, mübareksin!
derdi.

Farklı Bir Çocuk
Dadısı Ümmü Eymen şöyle diyor :
Resulullahın gerek çocukluğunda, gerek çocukluğundan sonra, ne açlıktan, ne de susuzluktan şikayet ettiğini görmedim. Günlerin çoğunda, sabahleyin biraz zemzem içer, kendisine yiyecek vermek istediğimiz zaman da 'İstemem, ben tokum' derdi. Amcasının çocukları, sofraya konulan yemeğe hemen uzandıkları halde, O uzanmaz, yemek yenme zamanını beklerdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 Empty
MesajKonu: Geri: SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2   SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 EmptyÇarş. 2 Ara. 2009 - 16:01

Yengesi Fatıma Hatun
Yengesi Fatıma Hatun da, faziletli, iyi halli bir kadındı. Vefat ettiği zaman, Hz. Peygamberin gözlerinden yaşlar süzülmüş;
- Bugün, Annem vefat etti.
buyurup, kendi gömleğini ona kefen olarak sarıp cenaze namazını kıldırmış, gömüleceği kabrin içine inip biraz yanının üzerine uzandıktan sonra onu indirmiştir.
- Biz senin, böyle yaptığını hiç görmedik!
diyenlere,
- Ebu Talib'ten sonra, bu kadıncağız kadar bana iyilik eden hiç bir kimse yoktur! Ahirette Cennet elbiselerinden elbise giymesi için, ona gömleğimi sardırdım. Kabre ısınması, alışması ve kabir sıkışının hafiflemesi için de oraya kendisiyle birlikte uzandım.
buyurmuş, şaşıranlara da şöyle cevap vermiştir:
- O beni doğuran annemden sonra annemdi. Kendi çocukları aç durup suratlarını asarlarken, önce benim karnımı doyurur, saçımı tarar ve gül yağları ile yağlardı. O benim Annemdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 Empty
MesajKonu: Geri: SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2   SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 EmptyÇarş. 2 Ara. 2009 - 16:02

Çobanlık
Muhammed (sas), küçük yaşta, amcasının mali durumunun kötü olması dolayısıyla geçimine katkıda bulunmak için, ücret karşılığı çobanlık yapmaya başladı. Ebu Hureyre daha sonra Hz. Peygamber ile sahabeleri arasında geçen bir konuşmayı şöyle nakleder:
Resulullah, dünyada çobanlık yapmamış peygamber olmadığını söyledi. Bunun üzerine sahabeleri sordu:
- Sen de çobanlık yaptın mı, ya Resulallah?
- Evet.
Muhammed (sas), amcası Ebu Talib’in yanında büyüyüp gidiyordu. Henüz peygamberlikle şereflenmemişti ama kötülük yapmasına da izin verilmiyordu.
Ayıplardan Uzak Tutulması
Hz. Peygamber kendisi anlatıyor:



Kureyş çocukları ile birlikte, oyun oynamak için, bir yerden bir yere taş taşıyorduk. Her birimiz belindeki örtüyü boynuna bağlamış, taşı onun üzerinde taşıyordu. Ben de, onlarla birlikte aynı şekilde davranıyordum ki, görmediğim birisi, ansızın ağrıtıcı bir yumruk indirip,
- Örtünü beline bağla!

dedi. Ben de hemen örtümü belime bağladım. Arkadaşların arasında, yalnız ben, belimde örtü olduğu halde, boynumda taş taşıyordum.



Yine çocukken, başka bir sefer de, Ebu Talib Zemzem kuyusunu onarıyor, Muhammed (sas) de amcasına taş taşıyarak yardım ediyordu. Amcası Abbas’ın,
- Kardeşimin oğlu! Şu örtünü çözsen, omuzlarının üzerine koysan da öyle taşısan ya!
demesi üzerine. örtüsünü çözüp omuzlarının üzerine koyar koymaz kendisinden geçti. Ebu Talib’e,
- Oğlunun yanına git! Üzerine baygınlık geldi!
dediler. Kendisine geldiği zaman, Ebu Talib baygınlığının sebebini sordu. Muhammed (sas)’in cevabı şu oldu:
- Beyaz elbiseli birisi gelip, bana ‘Örtün! Örtün!’ dedi.
O günden sonra kendisi hiç bir zaman çıplak görülmedi.

Günahlardan Uzak Tutulması
Hz. Ali’nin Hz. Peygamber’den rivayetine göre, Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 Empty
MesajKonu: Geri: SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2   SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 EmptyÇarş. 2 Ara. 2009 - 16:02

Ben cahiliye devrinde herkesin yaptığı bir işi yapmayı iki kere denediysem de, her ikisinde de bundan alı konuldum.
Bir gece, Mekke’nin yukarı taraflarında, Kureyş’ten bir gençle birlikte koyunlarımızı otlatıyorduk. Arkadaşıma, ‘Eğer, koyunlarıma bakarsan, ben de diğer gençler gibi, Mekke’ye gidip gece sohbetlerine katılayım.’ dedim. Arkadaşım da kabul etti. Mekke evlerinden ilk evin yanına geldiğim zaman, defler, düdükler, ıslık sesleri duydum. ‘Nedir bu?’ diye sordum. ‘Filan erkek, filanca kadınla evleniyor.’ dediler. Hemen oturup onlara bakmaya başladım. Derken Allah kulaklarımı kapadı, uyuya kalmışım. Beni ancak güneşin sıcaklığı uyandırabildi. Hemen dönüp, arkadaşımın yanına geldim. ‘Ne yaptın?’ diye sordu. ‘Hiç bir şey yapmadım.’ dedim, sonra da başımdan geçenleri ona anlattım.

Başka bir gece, yine arkadaşıma aynı şekilde ricada bulundum. O da yine kabul etti. Mekke’ye geldiğimde, geçen gece duyduğum seslerin benzerlerini yine duydum. Hemen, oraya çöküp bakmaya başladım. Yine, Allah (cc) kulaklarımı tıkadı. Vallahi, beni ancak güneşin sıcaklığı uyandırabildi. Uyanınca, hemen arkadaşımın yanına döndüm. Bundan sonra Allah, beni peygamberlikle şereflendirinceye kadar hiç bir kötülüğe teşebbüs etmedim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 Empty
MesajKonu: Geri: SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2   SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 EmptyÇarş. 2 Ara. 2009 - 16:02

Şirkten Uzak Tutulması
Hz. Peygamberin dadısı Ümmü Eymen anlatıyor:
Kureyşliler, tapınmak için Buvane putunun yanında yılda bir gün toplanırlar, geceye kadar törenler yaparlardı. Ebu Talib, bayram için hazırlanmış, Muhammed (sas)’e de hazırlanmasını söylemişti. Fakat Muhammed (sas) bundan kaçınınca hem Ebu Talib’in hem de diğer akrabaların, son derece kızdıklarını gördüm.
- İlahlarımızdan yüz çevirmek anlamına gelen bu davranışından dolayı, bir felakete uğramandan korkuyoruz.
diyerek o kadar ısrar ettiler ki, Muhammed (sas) yanlarında gitmek zorunda kaldı. Bir süre gözden kayboldu, sonra korkudan benzi sararmış halde dönüp yanımıza geldi. Akrabaları sordular:
- Senin başına ne felaket geldi?
- Bana cin dokunmasından korkuyorum.
- Allah, Seni şeytanla müptela kılmaz. Sende iyi haslet ve meziyetler var. Söyle bakalım, görmüş olduğun şey nedir?
- Ben, bu putun yanına yaklaştıkça, beyaz ve uzun boylu bir adam ortaya çıkıp bana, ‘Ey Muhammed! Geri dön! Sakın ona el sürme!’ diye bağırıyordu.
diye cevap verdi. Artık, kendisine peygamberlik gelinceye kadar, onların bayramlarına ve törenlerine katılmadı.
Hz. Ali’nin bildirdiğine göre, bir keresinde Hz. Peygamber, kendisine sorulan sorulara şöyle karşılık vermişti:
- Sen hiç puta taptın mı?
- Hayır!
- Sen hiç içki içtin mi?
- Hayır! Ben, Kitap ve İmanın ne olduğunu bilmiyorken bile, Kureyşlilerin küfür üzerinde bulunduklarını bilmekten uzak kalmamışımdır.
Mekkelilerin keçilerini birkaç kırat (1/10 dinar) karşılığında gezdirirdim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 Empty
MesajKonu: Geri: SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2   SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 EmptyÇarş. 2 Ara. 2009 - 16:02

Şam Yolculuğu
Muhammed (sas) 12 yaşındayken Mekke'den Şam'a bir ticaret kervanı hazırlandı. Ebu Talib de kervana katılacaktı. Herkes yola çıkanları uğurlamaya gelmişti. Ebu Talib'in yeğenine karşı sevgi ve şefkati çoktu.
- Sen de gelir misin?
diye sordu. Fakat diğer akrabalar yaşının küçüklüğüne, yolculuğun zorluklarına ve gideceği yerlerdeki hastalıklara dikkat çekerek, Muhammed (sas)’in bu yolculuğa çıkmasını uygun bulmadılar. Ebu Talib, söylenilenleri haklı bularak teklifinden vazgeçiyordu ki yeğeni ağlamaya başladı:
- Ey kardeşimin oğlu! Sana ne oldu? Herhalde seni geride bıraktığım için ağlıyorsun?
- Ey amca! Sen beni kime bırakıyorsun? Benim ne babam var, ne annem!
Bu söz üzerine Ebu Talib etkilendi. Yeniden fikrini değiştirdi.
- Vallahi, Seni de yanımda götüreceğim. Hiç bir zaman ne O benden ayrılacak, ne de ben O’ndan ayrılacağım!
Kervan bir süre ilerledikten sonra Busra denilen yerde konakladı. Konaklanan yerin yakınında bir manastır bulunuyordu. Kervandaki bazı gariplikler manastırın rahibi Bahira'nın dikkatini çekmişti. Rahip Bahira, yemekler yaptırarak kervandakileri yemeğe davet etti.
- Sizin için yemek hazırlattım. Küçük, büyük, köle, hür, hepinizin yemekte hazır bulunmanızı rica ediyorum.
Hepsi gelip sofraya oturdular. Yalnız, Muhammed (sas), yaşça en küçük olduğu için, ağacın altında, yüklerin yanında bekçi olarak bırakılmıştı. Bahira, gelenleri süzdü fakat aradığını görememişti.
- Ey Cemaat! Sizden yemekte hazır bulunmayıp geride kalan kimse var mı?
- Bir çocuktan başka kimse geride kalmadı. O da eşyalarımızı bekliyor.
diye cevap verdiler. Bahira, O’nun da gelmesi için ısrar etti. Davetliler yemeklerini yerken, Bahira gelen küçük çocuğu süzüyordu. Yemek bitip de dağılma vakti geldiğinde, Bahira Muhammed (sas)’in yanına yaklaştı ve kendisine bazı sorular sormak istediğini söyledi. O’na, uykudaki hallerine, hayatına ve işlerine ait sorular yöneltti. Soruları tamamladıktan sonra, Ebu Talib'in yanına geldi:
- Bu çocuk senin neslinden midir?
- Oğlumdur!
- O senin oğlun değildir! Babasının sağ olmaması gerekir!
- O benim kardeşimin oğludur.
- Babasına ne oldu?
- Annesi buna hamile iken babası öldü.
- Doğru söyledin!
- Annesi ne yaptı?
- Öldü!
- Doğru söyledin! Kardeşinin oğlunu memleketine geri götür. Yahudilerin O’na zarar vermesinden de sakın! Eğer, O’nu görüp de, benim O’nda bulunduğunu anladığım şeylerin O’nda bulunduğunu anlayacak olurlarsa, muhakkak, O’nu öldürmeğe kalkışırlar. O’nu, Şam'a götürecek olursan, artık hiç bir zaman O’nu ev halkına kavuşturamazsın. İyi bil ki, ben üzerime düşen vazifeyi yerine getirmiş bulunuyorum.
Ebu Talib, Rahip Bahira'nın tavsiyesi üzerine, mallarını Busra’da sattı ve Şam'a gitmeden, yeğeni ile birlikte Mekke'ye geri döndü.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 Empty
MesajKonu: Geri: SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2   SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 EmptyÇarş. 2 Ara. 2009 - 16:03

Sefer
20-25 yaşlarına geldiğinde Hz. Muhammed (sas)’in üstün meziyetleri ve ahlakı, bütün Mekke halkı tarafından bilinir hale gelmiş; dürüstlüğü, doğruluğu, fedakarlığı ve yardımseverliğinden her yerde bahsedilmeye başlanmıştı.
Hatice, Kureyşin soylu ve zengin kadınlarından biriydi. Daha önce evlenmiş ve eşi vefat ettiği için dul kalmıştı. Namusluluğu ve güzel ahlakı yüzünden Tâhire (temiz) lakabıyla bilinirdi. Ticaretle uğraşırdı. Güvendiği kimselere sermaye verip ticaret yaptırır, ticaret sonucunda da elde edilen kazancın bir kısmını onlara verirdi. Muhammed (sas)’in doğruluğunu ve güvenilirliğini duymuştu. Şam’a gidecek ticaret kervanının sorumluluğunu alması için Ebu Talib aracılığıyla Muhammed (sas)’e teklif götürdü. O da teklifi kabul etti.
Muhammed (sas), Hatice’nin kölesi Meysere ile birlikte, ticaret kervanının başında, Şam’a doğru yola çıktı. Götürülen mallar pazarda satıldı ve Mekke’ye götürülmek üzere satın alınmak istenen mallar da oradan satın alındı. Meysere,
- Ey Muhammed! Hatice için kırk yıl ticaret yapsaydık, Senin yüzünden elde ettiğimiz şu kazançtan daha fazla bir kazanç sağlayamazdık.
diyordu. Kervan Mekke’ye geri döndü.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 Empty
MesajKonu: Geri: SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2   SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 EmptyÇarş. 2 Ara. 2009 - 16:05

Evlilik
Meysere, yol boyunca Muhammed (sas)’deki olağan üstülüklere ve güzel ahlaka şahit olmuş, kalbinde Ona karşı derin bir sevgi uyanmıştı. Gördüklerini Hatice’ye uzun uzun anlattı.
Nefise bint-i Ümeyye şunları anlatıyor :
Hatice, işini bilir ve sıkı tutar, sağlam karakterli ve şerefli bir kadındı. Kureyş kadınlarının soy sopça en seçkin ve üstünü, şerefçe en büyüğü, mal bakımından en zenginiydi. Bunun için, kavminin her erkeği onunla evlenebilmek için servetini saçardı. Hatice, Şam ticaretinden döndükten sonra, kendisiyle evlenmek isteyip istemeyeceğini anlamak üzere, beni Muhammed (sas)’e gönderdi. Aramızda şu konuşma geçti:
- Ey Muhammed (sas)! Seni evlenmekten alı koyan nedir?
- Elimde param yok. Ben nasıl evlenebilirim?
- Eğer, sana evlenme masrafı sağlansa, güzelliğe, mala, şerefe ve dengine davet olunsan, kabul eder misin?
- Kim bu kadın?
- Hatice!
- Bu sence benim için nasıl olabilir?
- Orası bana düşen vazife!
- O halde ben dediğini yaparım.
Hemen gidip, durumu Hatice’ye bildirdim.
Hatice, Nefise Hatun aracılığıyla yaptığı yoklama sonucu, Muhammed (sas)’in kendisi ile evlenmeye razı olacağını anlayınca, “Kavminin içinde en faziletli, en emniyetli, en güzel huylu ve en doğru sözlü olduğun için seninle evlenmek istedim. Amcam Amr bin Esed’e gelip beni iste!” diye haber gönderdi. Kısa bir süre sonra da nikahları kıyıldı. Bu sırada Hatice 40, Hz. Muhammed (sas) ise 25 yaşlarında bulunuyorlardı.
1 erkek ve 4 kız çocukları dünyaya geldi. İlk doğan çocukları Kasım oldu. Arap geleneklerine göre kişi doğan ilk erkek çocuğunun adıyla künyelenirdi. Bu yüzden, Hz. Peygamber Ebulkasım olarak da isimlendirilmiştir. Fakat Kasım iki yaşında vefaat etti. Ardından sırayla Zeynep, Rukayye, Ümmü Gülsum ve Fatıma doğdular. Fatıma’nın doğumu peygamberlikten 5 yıl önceye rastlar.
Hz. Peygamber ile Hz. Hatice 15 yılı peygamberlikten önce, 10 yılı da peygamberlikten sonra olmak üzere 25 yıl aynı yastığa baş koydular. Mutlu ve örnek bir evlilikleri oldu. Evlilikleri Hz. Hatice’nin vefatıyla son buldu. Vefat ettiğinde Hz. Hatice 65, Hz. Peygamber ise 50 yaşlarındaydı. Hz. Peygamber, Arap geleneklerinde yaygın olmasına rağmen, hayattayken ondan başka bir kadınla evlenmedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 Empty
MesajKonu: Geri: SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2   SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 EmptyÇarş. 2 Ara. 2009 - 16:06

Ticaret Ahlakı
Hz. Muhammed (sas) evlendikten sonra da ticarete devam etti. Peygamberliğinden önce kendisiyle ortak iş yapan Kays ibn Said, iş ahlakı hakkında şu bilgileri veriyor:
Şayet seyahate giderken kendisine bir mal versem, dönüp geldiğinde, beni tamamen memnun edecek şekilde hesap görmeden evine çekilip gitmezdi. Aksine, benim çıktığım seferlerde O bana bir şey verecek olsa, döndüğümde bütün arkadaşlarım kendi işleri ile ilgili haberleri sordukları halde, Muhammed (sas) bana sadece sağlığımı ve halimin iyi olup olmadığını sorardı.

Zeyd
Hz. Muhammed (sas)’in, peygamber olmadan önceki güzel ahlakının en güzel delillerden birisi de Zeyd bin Harise ile ilgili yaşananlardır.
Zeyd 8 yaşlarındayken, bulundukları yer başka bir kabilenin atlılarının baskınına uğradı ve esir düştü. Baskını yapanlar Zeyd’i Ukaz panayırına getirdiler ve satışa çıkardılar. Hatice’nin yeğeni onu görüp satın alarak halasına hediye etti. O sırada Hatice, Hz. Muhammed (sas) ile evli bulunuyordu. Hatice Zeyd’i eşine bağışladı. Muhammed (sas) de onu azad ederek özgürlüğüne kavuşturdu. Zeyd artık onların evinde, özgür bir insan olarak yaşamaya başlamıştı.
Zeyd’in babası Harise, oğlunun baskıncılar tarafından kaçırılışına çok üzülmüş ve her yerde onu aramaya başlamıştı. Kabilelerinden bir adam Zeyd’i Mekke’de görünce tanıdı ve haberi babasına yetiştirdi. Babası Harise ve amcası, yanlarına oğullarını kurtarmak için gerekli olan parayı da alarak yola çıktılar.
Mekke’ye geldiklerinde doğruca Hz. Muhammed (sas)’i buldular ve konuşmaya başladılar :
- Ey Abdullah’ın oğlu! Ey Haşim’in oğlu! Ey Kureyş kavminin ulu kişisinin oğlu! Sizler Harem halkısınız. Allah’ın evinin yanında esirlerin bağlarını çözer, karınlarını doyurursunuz. Konuklara, açlara yemek yedirirsiniz. Yanında bulunan oğlum için sana geldik. Sen bize lütfet. Oğlumuzun kurtuluş ücreti için insaflı bulun. Sana onun kurtuluş ücretini ödeyelim.
- O kimdir?
- Zeyd.
- Bundan başka bir çözüm yolu olamaz mı?
- Nedir o çözüm yolu?
- Onu çağırırız, seçimde serbest bırakırız. Eğer, sizi tercih ederse kurtulması için ücret ödemenize gerek yok. Fakat, beni tercih ederse, vallahi beni tercih edeni, ben kimseye tercih etmem.
- Sen bize karşı insaflı davrandın, büyük bir lütufta bulundun.
Zeyd’i çağırdılar:
- Bunları tanır mısın?
- Evet, babam ve amcam.
- Sen benim kim olduğumu öğrendin. Seni nasıl koruduğumu, üzerine titrediğimi de gördün. Seni iki taraftan birini tercih etmende serbest bıraktım. İstersen yanımda kal, istersen babanla birlikte git.
- Ben, sana kimseyi tercih etmem. Senin yanında kalacağım.
Zeyd’in babası ve amcası hem çok şaşırdılar, hem de kızdılar:
- Ey Zeyd! Yazıklar olsun sana! Demek sen köleliği, babana, amcana ve ailene tercih ediyorsun!
- Ben, O’nda öyle şeyler gördüm ki, O’na hiç kimseyi tercih etmem ve O’ndan ayrılmam!
Bunun üzerine Muhammed (sas), Zeyd’i Kabe’nin yanına götürdü. Hazır bulunan kişilere, Zeyd’in oğlu olduğunu ve kendisine varis olacağını ilan etti. Zeyd’in babası ve amcası da bunu görünce biraz rahatladılar ve dönüp yurtlarına gittiler.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 Empty
MesajKonu: Geri: SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2   SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 EmptyÇarş. 2 Ara. 2009 - 16:07

Ali
O yıl Mekke’de şiddetli bir kuraklık ve kıtlık hüküm sürüyordu. Ebu Talib, ailesi kalabalık fakat malı mülkü az bir kimseydi. Muhammed (sas), en zengin amcası Abbas’ın yanına giderek,
- Ey amca! Biliyorsun ki, kardeşin Ebu Talib’in ailesi çok kalabalıktır. Kıtlık ve açlık felaketine uğradılar. Yanına gidip de konuşalım. Oğullarının birini ben yanına alayım, birini de sen yanına al. Yükünü biraz olsun hafifletelim.
diye teklifte bulundu. Abbas da bu teklife olumlu cevap verdi. Muhammed (sas), Ali’yi; Abbas da Cafer’i yanına aldı. Ali, Ebu Talib’in oğullarının en küçüğüydü. Peygamberlik gelinceye kadar Muhammed (sas)’in yanında kalmaya devam etti.

Kabenin Yeniden Yapılması
Muhammed (sas) bana sık sık meydana gelen sel baskınları Kabe’yi çökme durumuna getirmişti. Kureyşliler, Kabe’yi yeniden inşa etme kararı aldılar. O sırada, Bizanslı bir ticaret gemisi Cidde yakınlarında fırtınaya tutulmuş, karaya çarpıp parçalanmıştı. Gemide Bizanslı bir mimar da bulunuyordu. Geminin haberini alan Kureyş’in ileri gelenleri, kaza yerine gelerek geminin tahtalarını satın aldılar. Mimarın da yardımıyla Kabe’yi yeniden inşa etmeye koyuldular.
Sonunda inşaat tamamlandı. Sıra Hacer’ül Esved adı verilen taşın yerine konmasına gelmişti. Fakat her kabile bu şerefin kendisine ait olmasını istiyordu. İş o kadar büyüdü ki, neredeyse kabileler arasında savaş çıkacaktı. Sonunda orada bulunanların en yaşlısı olan Ebu Ümeyye bir öneride bulundu.
- Eğer kabul ederseniz, ibadet yerinin kapısından ilk giren kişi hakemimiz olsun. Bu konuda ne öneride bulunursa kabul edelim.
Herkes, bu öneriyi beğendi ve kapıdan ilk girecek kişiyi beklemeye başladı. İlk giren kişi Muhammed (sas) oldu. O’nu görenler, sevinçle bağırmaya başladılar:
- O Emin Muhammed’tir. Vereceği karara razıyız.
Durum kendisine anlatıldı. Bir bez parçası getirilmesini istedi. Taşı bu bezin ortasına koydu. Her kabileden bir temsilci, bezin bir ucundan tutup, taşı kaldırdı. Taş yerleşeceği yere gelince de, Muhammed (sas), taşı kendi elleriyle yerine yerleştirdi. O sırada 35 yaşlarına gelmişti. Peygamberliğinden 5 yıl önce herkes O’nun “Emin” olduğuna şahitlik ediyordu.
Mekke toplumunda herkesin güvenini kazanmıştı. Çevresindekiler, mallarını ve kıymetli eşyalarını O’na emanet etmeye başlamışlardı. Bu güven, peygamberlik erişip de bir çok kimse O’nun can düşmanı haline geldikten sonra da devam etti. Bu yüzden, Mekke’den göç etmek zorunda kaldığında, Hz. Ali’yi, kendisinde bulunan emanetleri sahiplerine vermesi için geride bırakacaktır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 Empty
MesajKonu: Geri: SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2   SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 EmptyÇarş. 2 Ara. 2009 - 16:08

ALLAH’IN ELÇİSİ

İlk Vahiy

Muhammed (s.a.s), kırk yaşına ulaşmıştı. Hiç bir rüya görmüyordu ki, aynısı çıkmasın. Bu hal altı ay kadar devam etti. O günlerde yaşadıkları dolayısıyla duyduğu endişeyi eşi Hz.Hatice (r.a)’ye şu şekilde anlatıyordu:
Tek başıma kaldığım zamanlar beni “Ey Muhammed! Ey Muhammed!” diye çağıran bir ses duyuyorum. Tamamen uyanık bulunuyorken bir ışık görüyorum. Vallahi gelecek hakkında haber verdiğini söyleyen kahinler kadar hiçbir şeyden nefret etmedim. Acaba ben de mi kahin oldum? Bana seslenen bir Şeytan olmasın?

Sonra kendisine yalnızlık sevdirildi. Mekke’den uzaklaşıyor, çevredeki dağlara dalıp gidiyordu. Özellikle Hira dağındaki bir mağarayı kendisine yer edinmişti. Yanına azık alır, günlerce yalnız başına bu mağarada kalırdı.

Ramazan ayının 17. gecesiydi. Yine Hira dağındaki mağaraya çekilmişti. Cebrail adlı melek, insan suretine girmiş olduğu halde göründü.
- Oku!
- Ben okuma bilmem!
Melek, Hz.Peygamber (s.a.s)i tutup nefesi kesilinceye kadar sıktı ve sonra bıraktı:
- Oku!
- Ben okuma bilmem!
Melek, tekrar nefesi kesilinceye kadar tekrar sıktı ve yine bıraktı:
- Oku!
- Ben okuma bilmem!
Melek, üçüncü kere sıkıp bıraktıktan sonra Kur’an’ın ilk ayetlerini iletti:

Yaratan Rabbinin adıyla (Rabbin adına) oku.2 O insanı bir 'alâk'tan (aşılanmış yumurtadan) yarattı. [bkz. 22/5; 23/13-14]
96/1-2
Oku, insana bilmediğini öğreten, kalemle (yazmayı) öğreten Rabbin en büyük kerem sâhibidir.
96/3-4-5

...Sanki kelimeler kalbime kazınmış gibiydi. Mağaradan çıktım.
Yüreği titreyerek evine döndü. Korkusu ve titremesi geçinceye kadar vücudunu sarıp örttüler. Sonra olanları eşi Hz.Hatice’ye anlattı. Hz.Hatice, eşini teselli etti:
- Vallahi, Allah Seni hiç bir zaman utandırmaz. Çünkü sen akrabanı görüp gözetirsin. Yoksulları doyurur, misafirleri ağırlarsın. Zor durumlarında insanlara yardım edersin!

Varaka bin Nevfel
Sonra, Hz.Peygamberi (s.a.s), amcasının oğlu Varaka bin Nevfel’in yanına götürdü. Varaka, Hristiyanlığa girmiş, Arapça yazmayı ve okumayı bilen bir kimseydi. Çok yaşlanmış, gözleri de görmez olmuştu. Hz.Peygamber, başından geçenleri ona da anlattı. Varaka duyduklarından çok heyecanlandı:
- Senin bu gördüğün, Allah tarafından Musa’ya (as) indirilmiş olan melektir. Keşke kavmin seni yurdundan çıkaracakları zaman ben de sağ ve dinç olsaydım.
- Onlar beni çıkaracaklar mı?
- Evet çıkaracaklardır. Çünkü, senin gibi bir şey getirmiş olan hiç kimse yoktur ki, düşmanlığa ve işkenceye uğramasın. Eğer senin davet günlerine yetişirsem, elimden geldiğince yardım ederim.
Fakat Varaka o günlere yetişemeyecekti. Çok geçmeden vefat etti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 Empty
MesajKonu: Geri: SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2   SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 EmptyÇarş. 2 Ara. 2009 - 16:09

Vahyin Kesintiye Uğraması
Vahyin ilk gelişinden sonra uzun bir süre başka vahiy gelmedi. Sonra bir gün yine kendisine seslenildiğini duydu. Hz.Peygamber (s.a.s) yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
Bir gün yoldan geçiyordum. Birden gökten bir ses geldiğini duydum. Başımı kaldırıp yukarı baktığımda Hira mağarasında bana gelen meleğin gök ile yer arasını dolduran bir makama oturduğunu gördüm.
- Ey Muhammed! (s.a.s) Sen Allah’ın (c.c) peygamberisin (s.a.s), ben de Cebrail’im.
diyordu. Ona bakmaya başladım. Ne ileriye, ne de geriye doğru hareket edemiyordum. Yüzümü nereye çevirsem, onu aynı şekilde görüyordum. Ona bakakalmıştım. Nihayet Hz.Hatice, beni bulmaları için adamlar göndermiş. Dağın tepesine çıkan adamlar geri dönerlerken beni durduğum yerde buldular. Melek de gidip görünmez oldu.

Dehşet ve korkuya kapılmıştım. Eve gidip “beni örtün, beni örtün!” dedim. Evdekiler dediğimi yapıp beni bir örtüye sardılar. O sırada Müdessir suresinin ayetleri indirildi. Ve ondan sonra da vahiyler sürekli gelmeye başladı.

Ey (örtüsüne) bürünen! (Rasûl)
74/1
İlk vahiyden sonra üç yıl veya altı ay fetret (vahyin kesilme) devri yaşandı. Buna üç sene diyenler vardır, fakat tercih edilen görüş altı aydır. Bundan sonra Rasûlullah (s.a.v.), yine Hira'dan dönüşte gökten bir ses işiterek Cebrâil (a.s.)'ı görmüş, korku ve titreme içinde eve dönüp: "Beni örtün, beni örtün" deyip yatmıştı. Bunun üzerine ilgili âyetler indi (İbn Kesîr (Sâbûnî), III, 567). [bkz. 57/11]

Kalk, (insanları) uyar.
74/2
Rabbini tekbir et (büyükle).
74/3
Elbiseni (kendini ve seni çevreleyeni) arındır.
Elbise, kendisi mânâsında olmakla beraber bu parantez içindeki ifâdelerden de kinâyedir (Mahlûf, s. 574).
74/4
Azâba götürecek şeyleri terk(e devam) et.
74/5
İyiliği, (karşılığında) daha çoğunu umarak yapma!
74/6
Rabbin için (her şeye) katlan.
74/7
O Sûr'a üfürüldüğü zaman,
74/8
İşte o gün zor bir gündür.
74/9
Kâfirlere kolay değildir.
74/10
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 Empty
MesajKonu: Geri: SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2   SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 EmptyÇarş. 2 Ara. 2009 - 16:10

Vahiy
Biz Nûh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi, (Rasûlüm!) şüphesiz sana da vahyettik. Nitekim İbrâhim'e, İsmâil'e, İshâk'a, Ya'kub'a, torunlar(ın)a, Îsâ'ya, Eyyûb'a, Yûnus'a, Hârun ve Süleymân'a da vahyetmiş, Dâvud'a da Zebûr'u vermiştik.
4/163

Hz.Peygamber (s.a.s), kendisine vahyin gelişini şu şekilde anlatıyor:
Vahiy bazen bana çan sesi şeklinde gelir ki, bu vahyin en ağır şeklidir. Vücuduma bir ağırlık çöker ama meleğin getirdiği sözleri hafızama yerleştiririm. Bazen de melek benimle konuşmak için bir insan suretine bürünerek yanıma gelir ve söylediklerini anlarım.
***
Haris bin Hişam (r.a) , Hz.Peygambere (s.a.s) sordu:
- Sana vahiy nasıl gelir?
- Bazı kereler melek benim için insan suretine girer, benimle konuşur, ben de onun söylediklerini iyice anlarım. Bu bana vahyin en kolay gelenidir... Gördüğüm insanlardan ona en çok benzeyeni Dıhye’dir.
***
Sahabeden pek çok kimse vahyin gelişi ile ilgili olaylara şahid olmuş ve rivayetlerde bulunmuştur. İşte onlardan bir kaçı...

Zeyd bin Sabit’e (r.a) göre, gelen vahyin ağırlığı, inen surenin ağırlığı ile orantılı olurdu. İnen vahiy müjde içerir mahiyette ise, Cebrail (as) insan suretinde gelir ve vahiy Hz.Peygambere (s.a.s) güçlük vermezdi. Ama inen vahiy ceza ve korkutma içeriyorsa, dehşet saçan bir çan ve çıngırak uğultusu ile uğuldayarak gelirdi.
***
Veda hutbesini okurken Maide suresinin 3 ayeti indirildi. Bu sırada Hz.Peygamber (s.a.s), Adba adlı devesinin üzerinde bulunuyordu. Vahyin ağırlığından devenin bacakları kırılacak hale geldi. İndirilen ayet şuydu:

"Bugün size iyi ve temiz olanlar helâl kılındı. Kendilerine kitap verilenlerin (İslâm'a uygun) yiyeceği (avladığı ve kestiği) size helâl ve sizin (kestiğiniz) yiyeceğiniz de onlara helâldir. Mü'minlerden nâmuslu/iffetli kadınlarla sizden önce kendilerine kitap verilenlerden nâmuslu hür kadınlar, -(siz) nâmuslu/iffetli, zinâya sapmamış ve (onları) gizli dost da edinmemiş olarak- kendilerine mehirlerini ver(ip nikâh ed)ince (size helâldirler). Kim (İlâhî hükümlere) inanmayı kabul etmez/inkâr ederse, onun (bütün) ameli boşa gitmiştir. O âhirette de zarar ve ziyana uğrayanlardandır."
5/3

Bunların dışındaki haramlar için bkz. 2/173; 7/157.
Bu âyet Vedâ Haccı arefesinde Arafat'ta nâzil olmuştur. Son inen ahkâm âyetidir. (bkz. 3/19, 85 ve dipnotları) Böylece hayat nizâmını sağlamak ve âhiret saadetini kazanmak için gönderilen İslâm dîni tamamlanmıştır. Artık bundan sonra Allah ve Rasûlü'nün emir ve hükümlerine aykırı olarak ortaya atılan her şey bid'attir, reddedilmiştir. Peygamberimiz (s.a.v.)'in "Siz dünya işlerini daha iyi bilirsiniz" hadîsi ise bağ, bahçe, ziraat, sanat, teknik ve benzeri konulardaki ihtisas hakkında olup bu yasaklamanın kapsamı dışındadır. Hayat tarzı olarak İslam dinini beğenmeyenlerin imanından söz edilemez.
Ehl-i Kitab'ın avladıkları veya kestikleri İslâm'a göre helâl hayvanlarda, Allah'tan başkasının adını andıkları kesin olarak duyulup bilinmedikçe, o hayvanların etleri yenilir. Ancak bir çırpıda kesilen (tezkiyesiz) kanı akıtılmayarak öldürülen hayvanlarla, müşrik ve kâfirlerin mürted, inkârcı ve Allah'ın adını anmayı kasten terkedenlerin (6/121) kestikleri yenmez (İbn Kesîr (Sâbûnî), I, 486-487, 612-613; Elmalılı, II, 578, III, 2042). [Ehl-i Kitab'ın müşriklik ve kâfirliği hakkında bkz. 2/91, 5/17, 72, 73, 9/30]
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 Empty
MesajKonu: Geri: SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2   SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 EmptyÇarş. 2 Ara. 2009 - 16:10

Hz.Aişe (r.a) der ki:
Çok şiddetli soğuğun olduğu bir günde, meleğin Resulullah’a (s.a.s) geldiğini gördüm. Vücudu yere çöktü ve alnından terler damladı.
***
Hz.Ömer (r.a):
Rasulullah’a (s.a.s) vahiy indirilirken, baş ucunda arı uğultusuna benzer bir ses işitilirdi.
***
Yine Zeyd bin Sabit (r.a) anlatıyor:
Rasulullah’ın (s.a.s) yanında oturuyordum. Derken vahiy durgunluğu belirdi. Dizi dizimin üzerine düştü. Vallahi, Rasulullah’ın (s.a.s) dizinden daha ağır basan bir şeye rastlamamıştım. Sonra üzerinden vahiy hali sıyrılınca, “Yaz ey Zeyd!” buyurdu. Hemen kürek kemiği üzerine yazmaya başladım.

Mü'minlerden özürsüz olarak (cihâda çıkmayıp evlerinde) oturanlarla, malları ve canlarıyla Allah yolunda savaşanlar bir değildir. Allah mallarıyla ve canlarıyla savaşanları, derece bakımından oturan (savaştan geri kalan)lardan (kat kat) üstün kıldı. Bununla birlikte Allah, her birine de (sâlih kullar olmaları dolayısıyla) en güzel (şey olan cennet)i vaadetmiştir. Allah savaşanları, oturan (savaşmayan)lardan büyük bir mükâfât ile üstün kıldı.
4/95
İbni Ümmü Mektum (r.a), mücahitlerin faziletini işitince ayağa kalktı. Kendisi göremiyordu:
- Ya Rasulallah! (s.a.s) Müminlerden cihada gücü yetmeyen kimse nasıl cihad edecek? Ben göremiyorum! Eğer gücüm yetse muhakkak ben de savaşırdım.
İbni Ümmü Mektum (r.a) sözünü bitirmemişti ki, Rasulullah’ı (s.a.s) vahiy durgunluğu tekrar bürüdü. Dizi benim dizimin üzerine tekrar düştü. Bu sefer dizinin ağırlığı öncekinden daha fazlaydı. Neredeyse dizim ezilecek sandım. “Bu ayağımın üzerine artık hiç yürüyemem” diye düşündüm. Sonra vahiy hali Rasulullah’ın (s.a.s) üzerinden sıyrıldı. Allah(c.c), “zarar görenler dışında” diye bir istisna indirdi. Rasulullah, (s.a.s) “Oku Zeyd!” buyurdu. Önce yazmış olduklarımı okudum. “Yaz, ‘Zarar görenler dışında” buyurdu. Allah’a (c.c) yemin ederim ki, bir ve tek olan Allah’ın (c.c) indirip de, kemiğin üzerine eklemiş bulunduğum o istisnaya hala bakıyor ve görüyor gibiyim.
***
Sahabeden pek çoğu da Cebrail (as)’ı bu şekliyle görmüşlerdir. Hz.Aişe (r.a) der ki:
Odamda oturduğum sırada Rasulullah (s.a.s), birden sıçrayıp dışarı çıktı. Bakınca yanında bir adam bulunduğunu gördüm ki, kadana atının üzerinde duruyordu. Başına beyaz sarık sarmıştı ve sarığının bir ucunu, iki omzunun arasına sarkıtmıştı. Rasulullah (s.a.s) ise elini onun kadanasının yelesinin bittiği yere koymuştu. İçeri girince:
- Ya Resulallah (s.a.s)! Birden bire sıçradın, beni korkuttun. Sana gizli bir şey fısıldadığını gördüğüm kişi kimdi?
- Sen onu gördün mü?
- Evet, gördüm!
- Sen onu kime benzettin?
- Dıhyet’ül Kelbi’ye benzettim.
- Sen çok hayır görmüşsün. O Cebrail’di.
***
Hicret’in onuncu yılında, gerçekleşen olayı da Hz.Ömer (r.a)şöyle anlatıyor:
Bir gün biz Allah Resulünün (s.a.v) yanında otururken, bembeyaz elbiseli, simsiyah saçlı, üzerinde yolculuk eseri görülmeyen, içimizden hiç kimsenin tanımadığı bir adam çıkageldi. Peygamberin (s.a.v) yanında, dizini dizlerine dayayarak oturup avuçlarını dizinin üzerine koydu ve sordu :
- Ey Muhammed (s.a.s)! Bana İslam hakkında bilgi ver!
- İslam, Allah’tan başka hiçbir ilah bulunmadığına,Muhammed’in (s.a.s) O’nun elçisi olduğuna şahitlik etmen, namaz kılman, zekat vermen, Ramazan Orucunu tutman, gücün yettiği taktirde Kabe’yi tavaf etmendir.
- Doğru söyledin!
Adamın söylediklerine hayret ettik. Adam hem soruyor, hem de tasdik ediyordu. Yine sordu:
- İmanın ne olduğunu bildir!
- İman Allah’a (c.c) , meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, Ahiret gününe inanman, kadere iyisiyle kötüsüyle iman etmendir.
- Doğru söyledin!
dedi ve devam etti:
- Bana ihsanın ne olduğunu bildirir misin?
- İhsan, Allah’a (c.c) sanki Onu görüyormuşsun gibi ibadet etmendir. Zira sen onu görmesen de O seni muhakkak görür.
- Bana kıyametin ne zaman kopacağını bildirir misin?
- Sorulan kişi,(bu hususta) sorandan daha bilgili değildir ki.
- Öyleyse alametlerinden bana haber ver!
- Cariyenin kendi sahibesini doğurması ile yalın ayak ve çıplak koyun çobanlarının bina yapmakta yarıştıklarını görmendir.

Sonra (adam) çekip gitti. Biraz bekledim, sonra Resulullah (s.a.s) buyurdu ki:
- Ey Ömer, o soru soran kimdir, bilir misin?
- Allah (c.c) ve O’nun Resulü (s.a.s )daha iyi bilir.
- O Cebrail’di. Dininizi öğretmek için size gelmişti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 Empty
MesajKonu: Geri: SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2   SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 EmptyÇarş. 2 Ara. 2009 - 16:11

İLK İNANANLAR

Hz.Peygambere ilk inananlar ailesi ve yakın çevresindeki insanlardı. Eşi Hz.Hatice (r.a), yanlarında kalan amcasının oğlu Ali (r.a), kölelikten azad ettiği ve kendisine evlat edindiği Zeyd (r.a), yakın arkadaşı Ebubekir (r.a) ilk Müslümanlar oldular. Sonra sayıları yavaş yavaş artmaya başladı. Özellikle Ebubekir (r.a), yumuşak huylu, bilgili, çevresinde sevilen ve saygı gösterilen bir kimseydi. Bir çok kişinin İslam’a girmesi onun aracılığıyla gerçekleşti.

Hz.Hatice (r.a)
Hz.Hatice (r.a), Ona ilk inanan kişi, aynı zamanda en büyük destekçisi ve yardımcısı oldu. Hz.Peygamber (s.a.s) Onun hakkında şöyle derdi:
“İnsanlar, beni inkarla karşıladığı zaman, O bana yardım etti. İnsanlar, beni yalanladığı zaman, O beni doğruladı. İnsanlar beni mahrum ettiği zaman, O beni malına ortak etti. Allah, bana Ondan evlat nasip etti.
Kendi zamanındaki kadınların en hayırlısı Meryem’di. Bu ümmetin kadınlarının en hayırlısı da, Hz.Hatice’dir.”

Hz.Ali (r.a)
İkinci Müslüman, babası fakirlikten dolayı sıkıntı çektiği için Hz.Peygamberin (s.a.s) yanına aldığı ve bakımını üstlendiği, amcasının oğlu Ali (r.a) oldu. Müslüman olduğunda on yaşlarındaydı. Hz.Peygamber (s.a.s) ile eşi Hz.Hatice (r.a)’nin ibadet ettiklerini gördü:
- Ya Muhammed! (s.a.s) Nedir bu?
- Bu, Allah’ın (c.c) kendisi için seçtiği, peygamberlerini onunla göndermiş olduğu dindir. Ben seni bir olan Allah’a (c.c) inanmaya, ne yarar ne de zarar veremeyecek olan Lat ve Uzza’yı inkara davet ediyorum.
- Ben bu dini bugüne kadar hiç işitmedim. Babam Ebu Talib’e söylemedikçe bir iş yapamam.
- Ey Ali! Sana söylediğimi yaparsan yap! Yapmayacaksan da gizli tut ve açığa vurma!
Ali o gece bekledi. Allah (c.c.) kalbine İslam sevgisini düşürdü. Ertesi sabah Hz.Peygamber’in (s.a.s) yanına gitti:
- Ya Muhammed! (s.a.s) Dün bana söylediğin şey neydi?
- Kendisinden başka tanrı olmayan ve ortağı bulunmayan Allah’a (c.c) inanacak ve Ona denk tutulan her çeşit puttan da uzak duracaksın.
Hz.Ali (r.a), hemen Müslüman oldu. Fakat Müslümanlığını babasından gizli tuttu ve açığa vurmadı.

Hz.Peygamber, namaz vakti gelince, Mekke vadilerine doğru çıkıp gider, Hz.Ali (r.a) de Onunla birlikte giderdi. Namazlarını oralarda kılarlar, akşamleyin de geri dönerlerdi. Hz.Ali (r.a) o günleri şöyle anlatıyor:

Peygamber (sav) ile birlikte Mekke’nin dışında bazı yerlere gitmiştik. Dağların ve ağaçların arasından geçerken, karşısına çıkan hiç bir dağ, hiç bir ağaç yoktu ki, Ona,
- “Esselamü aleyke ya Resullallah!” (Selam olsun sana ey Allah’ın peygamberi)
diye selam vermesin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 Empty
MesajKonu: Geri: SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2   SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 EmptyÇarş. 2 Ara. 2009 - 16:11

Bir süre bu şekilde devam ettiler. Bir gün, Hz.Ali’nin (r.a) annesi, kocası Ebu Talib’e,
- Ali’nin (r.a) , Muhammed (s.a.s)’in yanına devam ettiğini görüyorum. Senin başına, oğlun hakkında güç yetiremeyeceğin bir iş gelmesinden korkuyorum.
- Oğlum bana bunun için mi görünmüyordu ?
Ebu Talib, bunun üzerine onları aramaya çıktı. Onları bir vadide namaz kılarlarken buldu.
- Ey kardeşimin oğlu! Edindiğini gördüğüm bu din de nedir?
- Ey amca! Bu Allah’ın (c.c) dinidir. Babamız İbrahim’in (a.s) dinidir ki beni bununla peygamber olarak gönderdi. Bu yoldaki davetimi kabul etmeye ve bu hususta bana yardımcı olmaya sen herkesten daha layıksın!
Onu, Allah’ın (c.c) birliğine inanmaya, putlara tapmaktan vazgeçmeye davet etti. Ebu Talib Onu dinledi:
- Vallahi yaptığınız ve söyledikleriniz şeylerde bir sakınca yoktur. Ama ben, atalarımın dininden ayrılmaya güç yetiremeyeceğim. Sen gönderildiğin şey üzerinde dur. Ben sağ oldukça, Sana hoşlanmayacağın bir şey erişmeyecektir.
Sonra oğlu Ali’ye (r.a) döndü:
- Ey oğulcuğum! Üzerinde bulunduğun bu din nedir?
- Babacığım! Ben Allah’a (c.c.) ve peygamberine inandım, getirdiklerini tasdik ettim ve kendisine tabi oldum.
- Oğulcuğum! Amcanın oğlunun girmiş olduğu şeye, senin de girmiş olman yaraşırdı. O seni ancak iyiliğe davet eder.
Ebu Talib’in sözleri Hz.Peygamberi (s.a.s) çok sevindirdi. Ebu Talib, dönüp eve geldi. Hanımı Fatma hatun:
- Oğlun nerede?
- Ne yapacaksın onu?
- Onu Muhammed’le (s.a.s) ibadet ederken gördüğünü haber verdiler. Sen oğlunun dinini değiştirmesini uygun görüyor musun?
- Sus! Sen onu kendi haline bırak! Amcasının oğluna yardımcı olması, elbette herkesten çok ona düşer! Eğer nefsim, babam Abdulmuttalib’in dinini bırakmak hususunda bana boyun eğmiş olsaydı, ben de muhakkak Muhammed’e (s.a.s) tabi olurdum!
Fatma hatun sustu.

Hz.Zeyd (r.a)
Zeyd (r.a) , köle olarak, Hz.Hatice (r.a) tarafından Hz.Peygambere hediye edilmiş, Hz.Peygamber de onu azat etmişti. O günden sonra da ailesinin yanına dönmeyi reddederek yanlarında yaşamaya başlamıştı. Ali’den sonra ilk inanan Zeyd (r.a) oldu. Hz.Peygamber onun için şöyle derdi:
Ey Zeyd (r.a)! Sen bizim kardeşimiz ve azadlımızsın! Bana kavmimin en sevimlisisin!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 Empty
MesajKonu: Geri: SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2   SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 EmptyÇarş. 2 Ara. 2009 - 16:12

Hz. Ebubekir (r.a)
Hz.Peygamber ile Ebubekir (r.a), peygamberlik gelmeden önce de arkadaştılar. Ebubekir (r.a), Hz.Peygamber’den iki yaş kadar küçüktü. Zeyd (r.a)’den sonra Müslüman olan kişi Ebubekir (r.a) oldu. Ebubekir (r.a), Müslüman oluşunu şöyle anlatıyor:
Yemen’e gitmiştim. Mekke’ye döndüğüm zaman Kureyş’in ileri gelenlerinden bazıları yanıma geldiler. Onlara, ben yokken önemli bir şey olup olmadığını sordum.
- Büyük bir iş var: Ebu Talib’in yetimi Peygamber (s.a.s) olduğunu söylüyor.
dediler. Onları güzellikle başımdan savdım. Sonra Muhammed’in (sav) evine giderek kapısını çaldım. Kapıyı açtı:
- Ey Ebulkasım! Senin hakkında bana erişen haber nedir?
- Ey Ebubekir! Benim hakkımda sana erişen haber nedir?
- Bana erişen habere göre: “Ben Allah’ın Peygamberiyim!” diyormuşsun.
- Evet! Ey Ebubekir! Aziz ve Celil olan Rabbim, beni, müjdeleyici ve uyarıcı olarak Peygamber gönderdi!
- Vallahi, ben bugüne kadar Senden hiç bir yalana rastlamadım! Sen emaneti gözetmenle, akrabana yadım etmenle, güzel işlerinle Peygamber olarak gönderilmeye layıksın. Uzat elini de sana bağlılığımı sunayım!

Hz.Peygamber, Hz.Ebubekir (r.a) hakkında:
İslam’a davet ettiğim herkes, ona karşı ağırdan davrandı, tereddüt etti, düşündü. Yalnız Ebubekir (r.a), hiç düşünmedi ve tereddüt göstermedi.
buyurmuştur.

İslam’ın İlk Yılları
Müslümanlar önceleri Hz.Peygamber (s.a.s)in kendilerine öğrettiği şekilde namaz kılmaya başladılar. Namaz kıldıklarını çevrelerindekilerden gizliyorlardı. Namazlar ya kapıları üzerlerine kilitli evlerde ya da ıssız ve kuytu yerlerde kılınıyordu. Fakat Müslümanlıklarını gizli tutmaya çalışsalar da gözlenmek ve izlenmekten kurtulamıyorlardı.

Bu arada, bir yandan Hz.Peygamber (s.a.s), bir yandan da Hz.Ebubekir (r.a), yanlarına gelenleri İslam’a davet ediyor, insanlardan İslam’a girenler hızla çoğalıyordu. İslam, Mekke’de yayılmaya ve halk arasında konuşulmaya başlamıştı. İlk üç yıllık dönem, bu şekilde halkı gizlice İslam’a davet ile geçti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 Empty
MesajKonu: Geri: SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2   SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 EmptyÇarş. 2 Ara. 2009 - 16:12

YAKIN AKRABANI UYAR

Dördüncü yıla girilmişti ki, inen ayetlerle davet yeni bir döneme girdi:

(Önce) en yakın akrabanı uyar (ve dâvet et).
26/214
Rasûlullah (s.a.v.), önceki peygamberler gibi bir belde ve bir kavme değil bütün çağlara, bütün âleme ve insanlara gönderildiği için (21/107; 34/28) Kur'an'ı tebliğ ve İslâm'a davet görevini, özelde (bu ayetle) yakınlarına, genelde bütün insanlara yapmış; özel dâveti, genel dâveti erteletmemiştir. (Genel dâvet ve uyarı için bkz 6/51,92; 19/97; 36/6)
Mü'minlerden sana uyanlara (şefkat) kanadını indir.
26/215
Eğer sana karşı gelirlerse: "Ben sizin yaptıklarınızdan uzağım (sorumlu değilim)" de.
26/216
Hz. Peygamber'e inkâr ve azgınlıkla en çok karşı gelen amcası Ebû Leheb olmuştur.
Sen (sâdece) mutlak gâlip ve çok merhametli olan (Allah')a güvenip dayan.
26/217

Bu ilahi emir, Hz.Peygambere (s.a.s) o kadar ağır geldi, o kadar kaygı verdi ki bir aya yakın bir süre evinden dışarı çıkamadı. Hatta insanlar, hastalandı sanarak hastalığını sormaya geldiler. Sonunda Ali’yi (r.a)yanına çağırdı.
Hz.Ali (r.a) anlatıyor:
Resulullah (s.a.s) beni yanına çağırdı:
- Ey Ali! Yüce Allah’ın, en yakın akrabalarımı uyarmamı emretmesi bana çok ağır geldi. İyi biliyorum ki, ben onlara bu işi açmaya kalksam, muhakkak hoşuma gitmeyecek şeylerle karşılaşacağım.
Bir süre sustu, sonra devam etti:
- Ya Ali! Bize bir sa’ (eskiden kullanılan ve dört avuç kadar tutan bir ölçü) yemek yap ve üzerine, koyun budundan et koy! Bir kaba da süt hazırla ve Abdülmuttalib oğullarını benim için topla! Onlarla konuşup, emr olunduğum şeyi kendilerine ulaştıracağım.
Emrettiği şeyleri yaptım. Abdülmuttalib oğulları evde toplandılar. Kırk kişi kadardılar. Amcaları Ebu Talib, Hz.Hazma (r.a) , Hz.Abbas (r.a) ve Ebu Leheb de gelenler arasında bulunuyordu. Resulullah (s.a.s) beni yanına çağırdı ve yaptığım yemeği kendisine getirmemi emretti. Getirip önüne koydum. Eti parçalayarak çanağın çevresine birer parça koyduktan sonra,
- Haydi yiyin! Bismillah!
buyurdu. Hepsi ondan yediler ve tamamen doydular. Allah’a (c.c) yemin ederim ki, sunduğum yemeği, onlardan tek bir adam bile, yalnız başına yiyebilirdi. Sonra,
- Ya Ali! Onlara süt de içir!
buyurdu. Onlara süt kabını getirdim. Hepsi kana kana içtiler. Vallahi, o kaptaki süt kadarını, onlardan tek bir adam bile, yalnız başına içebilirdi. Yemeğin ve sütün kalanları sanki hiç el dokunulmamış gibiydi. Resulullah (s.a.s) konuşmaya başlayacaktı ki, amcası Ebu Leheb sözü ele aldı:
- Şaşılacak şey! Arkadaşınız sizi büyük bir sihirle sihirledi! Doğrusu biz, bugünkü gibi bir sihir hiç görmedik!
Sonra da Resulullah (s.a.s)’a dönerek:
- Bunlar senin amcaların ve amcalarının oğullarıdır. Sen onlara istediğini söyledin. Dinde sapkınlığı bırak! İyi bil ki kavmin, Senin için bütün Arap topluluklarına karşı koymayı göze alacak değildir! Bütün Kureyş kabileleri ile Araplar, üzerlerine çullanmadan önce onların seni hapsetmeleri gerekir! Böyle yapmaları, bütün Araplar’a karşı savaşmalarından daha kolaydır. Ey kardeşimin oğlu! Ben, senin getirdiğin gibi kötülük getiren bir kimse daha görmedim!
Resulullah’ın (s.a.s) konuşmasına fırsat vermediler ve dağıldılar. Amcası Ebu Leheb’in sözleri, Resulullah’ın (s.a.s) çok ağırına gitmişti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 Empty
MesajKonu: Geri: SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2   SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 EmptyÇarş. 2 Ara. 2009 - 16:13

Sabahleyin, Resulullah (s.a.s) beni çağırdı:
- Ya Ali! Şu adam, erken davranıp önüme geçti de ben konuşamadan dağılıverdiler. Sen yine önceki akşam bizim için yapmış olduğun kadar yiyecek ve içecek hazırla. Sonra da onları yanıma topla!
Dediklerini yaptım. Abdulmuttalib oğulları yine toplandılar. Hz.Peygamber (s.a.s), yemeği getirmem için beni yanına çağırdı. Yemeği getirip önüne koydum. Yine eti parçaladı ve tabağın etrafına dizdi ve
- Hadi yiyiniz! Bismillah!
dedi. Hepsi doyuncaya kadar yediler ve içtiler. Vallahi, onların tümünü, onlardan bir adam yiyip içebilirdi. Sonra konuşmaya başladı:
- Hamd Allah’a (c.c) mahsustur!
Ben Ona hamd ederim.
Yardımı da Ondan dilerim.
Ona inanır, Ona dayanırım.
Şüphesiz, Allah’tan (c.c) başka ilah yoktur.
O birdir, eşi ve ortağı yoktur.
Vallahi ben, bütün insanlara yalan söylemiş olsam, yine size karşı yalan söylemem. Bütün insanları aldatmış olsam, sizi aldatmam. Sizi, kendisine inanmaya davet ettiğim Allah (c.c), öyle bir Allah’tır (c.c) ki, Ondan başka ilah yoktur. Sizler, uyur gibi ölecek, uykudan uyanır gibi de dirilecek ve yaptıklarınızdan hesaba çekileceksiniz. İyiliklerinizin mükafatını görecek, kötülüklerinizin de cezasını çekeceksiniz. İnsanlardan ilk uyardığım da sizlersiniz.

Ben sizi, söylemesi kolay, tartıda ise ağır iki kelimeye davet ediyorum ki, o da “Allah’tan (c.c) başka ilah olmadığına ve benim de Allah’ın (c.c) kulu ve peygamberi olduğuma” şahitlik etmenizdir.
Ey Abdulmuttalib oğulları! Aranızdan kim bana yardımcı olmayı kabul eder?

Hiç kimse ayağa kalkmadı. Hemen ben ayağa kalktım. Yaşça orada bulunanların en küçüğüydüm. Resulullah (s.a.s),
- Sen otur!
buyurdu. Sorusunu üç kere tekrarladı. Her defasında ben ayağa kalkıyordum. O da, “Sen otur” buyuruyordu. Sorularının üçüncüsünden sonra
- Ya Resulullah (s.a.s)! Bunların yaşça en küçükleri ve en zayıfları olsam da ben sana yardımcı olurum!
dedim. Hepsi sustular. Elini elimin üzerine koydu.
- İçinizden bu, benim kardeşim ve vekilimdir. Sözlerini dinleyin ve itaat edin! Bu işe amcamsız, amcamın oğlu varis oldu.
buyurdu. Davetliler gülüşerek ayağa kalktılar ve Ebu Talib’e,
- Bak, sana oğlunu dinlemeni emrediyor. İtaat et!
dediler. Ebu Talib de, onlara cevap verdi:
- Bırakınız onu! Amcasının oğlu, onun başına hayırdan başkasını getirmez.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 Empty
MesajKonu: Geri: SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2   SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 EmptyÇarş. 2 Ara. 2009 - 16:13

EMROLUNDUĞUNU AÇIKÇA SÖYLE

Yakın akrabanın İslam’a çağrılmasının ardından sıra tüm Mekke’nin açıkça İslam’a davet edilmesine gelmişti. Bununla ilgili emir de gelmekte gecikmedi.
Artık sana emredilen şeyi açıkça söyle ve müşriklere aldırma (onlara itibâr etme)!
15/ 94
(Seninle ve Kur'an ile) alay eden ve Allah ile beraber (put ve tâğût gibi) başka bir tanrı tanıyanlara karşı biz sana yeteriz. Onlar yakında (başlarına gelecek felâketleri) bilecekler. [krş. 9/31]
15/ 95-96
Andolsun ki, onların söyledikleri şeylerle göğsünün cidden daraldığını biz biliyoruz.
15/ 97
Hemen Rabbini hamd ile tesbîh et ("Sübhânallâhi ve bihamdih" de) ve secde edenlerden ol.
15/ 98
Sana yakîn (yani ölüm) gelinceye kadar da Rabbine ibâdet et.
15/ 99

Hz.Peygamber (s.a.s) tüm Mekke halkına peygamberliğini açıklayacaktı. Araplar, bir tehlike durumunda diğerlerini uyarmak için yüksekçe bir yere çıkarlar ve “düşman tarafından kuşatıldık, sabah vakti gelip çattı, çarpışmaya hazırlanın” anlamına gelen “Sabahah! Sabahah!“diye seslenirlerdi.

Hz.Peygamber (s.a.s) de Kabe’nin yakınında bulunan Safa tepeciğinin üzerine çıktı ve “Ya Sabahah! Ya Sabahah!” diye seslenmeye başladı. Sesi işiten insanlar çevresine toplandılar. Gelenler,
- Ya Muhammed! Ne oldu, ne haber var?
diye soruyorlardı. Hz.Peygamber (s.a.s) konuşmaya başladı:
- Benimle sizin durumunuz, düşman görünce ailesini uyarmak için koşan ve “Ya Sabahah!” diye bağıran adamın haline benzer. Söyleyin! Ben,
“şu dağın eteğinden atlılar var, sabaha baskına uğrayacaksınız”
desem, bana inanır mısınız?
- Evet inanırız! Bugüne kadar senin yalan söylediğini duymadık.
- Öyle ise sizi, şiddetli bir azap ile uyarıyorum. Yüce Allah, akrabalarımı, başlarına gelecek azapla uyarmamı emretti. “La ilahe İllallah” demedikçe, ben size ne dünyada, ne de Ahirette bir yarar sağlayabilirim.
Amcası Ebu Leheb, Hz.Peygamber’e (s.a.s) atmak için eline bir taş aldı.
- Yuh sana! Bizi bunun için mi buraya topladın!
dedi. Toplananlar dağıldılar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 Empty
MesajKonu: Geri: SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2   SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 EmptyÇarş. 2 Ara. 2009 - 16:15

MÜCADELENİN BAŞLAMASI

Safa tepesinden seslenişle birlikte, İslam’ın açıkça tebliğ edilmesi dönemi başlamış oluyordu. Kur’an ayetleri inmeye devam ediyor, Hz.Peygamber (s.a.s) gece-gündüz halkı İslam’a çağırıyor, İslam hızla Mekke’nin evlerinde yayılıyordu. Bununla birlikte karşı koyuş da şiddetlenmişti. Artık mücadele başlamıştı. Bu dönemde Hz.Peygamber’e (s.a.s) en çok yardımcı olan, amcası Ebu Talib oldu. Ebu Talib, zengin olmamasına rağmen Kureyş’in önde gelen, sözü dinlenen, emirlerine karşı gelinmekten sakınılan kimselerinden biriydi. Ebu Talib’in kendi dinleri üzerinde bağlılığının devam etmesi ve aralarındaki saygınlığı, İslam’a düşman olanların Hz.Peygambere (s.a.s) saldırmalarını engelliyordu.Ebu Talib’e BaşvuruKureyş’in ileri gelen müşrikleri toplanarak Ebu Talib’e gittiler:

Ey Ebu Talib! Kardeşinin oğlu, bizim tanrılarımıza dil uzattı, dinimizi kötüledi, düşüncelerimizi ahmaklık saydı. Atalarımızın yanlış yol üzerine ölüp gittiklerini ileri sürdü. Sen ya Onu bizimle uğraşmaktan alıkoyarsın; ya da aramızdan çekilir, bizi Onunla baş başa bırakırsın!
Ebu Talib, onları, güler yüzle, yumuşak ve tatlı sözlerle başından savdı.

Ortak Fikir
Hac mevsimi yaklaşmıştı. Kureyş’in ileri gelenleri bir araya geldiler. Velid b. Muğire de aralarındaydı. Velid, oldukça yaşlı ve nüfuzlu bir kimseydi. Söze şöyle başladı:
Ey Kureyş topluluğu! İşte Hac mevsimi geldi. Arap heyetleri yanınıza gelecekler. Tabii ki, Muhammed (s.a.s)’in işini de işitmiş bulunuyorlar. Onun hakkında size bir takım sorular yöneltecekler. Farklı şeyler söyleyip de birbirinizi yalanlar duruma düşmeyin.
Ey Abd Şems’in babası! Haydi, sen Onun hakkında bir şey söyle de, onun üzerinde birleşelim.
Hayır siz söyleyin de ben sizi dinleyeyim.
“Kahindir” deriz.
Hayır, vallahi O kahin değildir. Biz kahinleri gördük. Onun sözleri kahin sözü değil. Kehanet sahibi olan doğru da söyler, yalan da. Biz, Muhammed (s.a.s)’in yalan söylediğini görmedik ki!
“Cinlenmiştir” diyelim.
O cinlenmiş de değil. Biz cinlenenlerin alametlerini gördük. Onun ne boğulması, ne çırpınıp titremesi, ne de evhamlanması var.
“Şairdir” deriz.
Biz şiirin her çeşidini çok iyi biliriz. Onun okudukları şiir değil.
“Sihirbazdır” diyelim.
O sihirbaz da değil. Biz sihirbazları ve onların yaptıkları sihirleri gördük. Okudukları, sihirbazların okuyup üflediklerine benzemiyor.
Ey Abd Şems’in babası! Öyle ise sen söyle, ne diyelim?
Velid biraz düşündü. Sonra,
Yine de, Onun hakkında, “Sihirbaz, Büyücü” demeniz akla en yakını. Çünkü Onun getirdiği söz sihir gibi. İnsanın babası ile arasını açıyor, kardeşi ile arasını açıyor, karısı ile arasını açıyor, akrabaları ile arasını açıyor.
Toplantıdan, “Sihirbaz, Büyücü” kanaati üzerinde birleşerek ayrıldılar. Hac mevsimi geldiğinde, insanların gelip geçeceği yolların üzerine dikilerek, Hz.Peygamberin (s.a.s) bir büyücü olduğunu, Ondan sakınmaları gerektiğini insanlara anlatacaklardı. Hac için Mekke’ye gelenlerden, Hz.Peygamber (s.a.s) ile görüşmekten sakındırmadıkları kimse nerdeyse kalmamıştı.
Ebu Talib’e Yeni Başvurular
Kureyş müşriklerinin önde gelenleri, Hz.Peygamberi (s.a.s) korumaktan vazgeçmesi için Velid bin Muğire’nin oğlu Umare’yi alarak, Ebu Talib’in yanına geldiler:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 Empty
MesajKonu: Geri: SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2   SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 EmptyÇarş. 2 Ara. 2009 - 16:15

Sen içimizde büyüğümüz ve üstünümüzsün. Umare, Kureyş gençleri arasında en güçlü ve yakışıklı olanlarından biri. Sen bunu al! Kendi oğlun edin. Senin dinine, babalarının ve atalarının dinine karşı olan; kavminin arasına ayrılık sokan, onları akılsız sayan kardeşinin oğlunu bize teslim et. İşte sana adam yerine adam!
Vallahi, siz bana ne kötü bir şey teklif ediyorsunuz! Bu insaflı bir davranış mıdır? Siz bana oğlunuzu vereceksiniz, ben onu sizin için besleyeceğim! Ben size oğlumu vereceğim, siz Onu öldüreceksiniz. Öyle mi? Siz önce bana kendi oğullarınızı verirsiniz, ben onları öldürürüm! Ancak, o zaman ben de size oğlumu verebilirim.
İyi ama, bizim çocuklarımız Onun yaptıklarını yapmıyor ki!
Vallahi, O sizin çocuklarınızdan daha hayırlıdır!
Aradan bir süre geçti. Ebu Talib’e,
Yeğenine haber ver de, gelsin konuşalım, insaflılık gösterelim.
teklifinde bulundular. Bunun üzerine Ebu Talib, Hz.Peygamber’i (s.a.s) çağırttı:
Ey kardeşimin oğlu! Bunlar Senin amcaların ve kavminin ileri gelenleri. Sana karşı insaflı davranmak istiyorlar. Söyleyeceklerini dinle!
Söylesinler, dinliyorum.
Ahnes b.Şerik:
Sen bizim ilahlarımızı kötülemeyi bırak! Biz de senin ilahını bırakalım!
Ebu Talib:
Kavmin sana insaflı davrandı. Onların isteklerini kabul et!
Hz.Peygamber (s.a.s), başını kaldırıp gökyüzüne baktı:
Şu güneşi görüyor musunuz?
Evet, görüyoruz.
Ben, bu güneşin ışıklarından aydınlanmanızı engellemeğe güç yetirebilir miyim? Ne dersiniz, size öyle bir kelime vereyim ki, siz o kelimeyi söylediğinizde, Araplara hakim olursunuz. Arap olmayanlar da size karşı uysallaşırlar.
O kelime ne ise, biz onu on katıyla katlayarak söyleyelim.
“La ilahe İllallah” diyin.
Müşrikler öfkelenerek kalktılar ve söylenerek toplantıyı terk ettiler.
Bütün ilahları tek bir ilah yapmış. Bu cidden şaşılacak bir şey! Yürüyün, siz ilahlarınıza tapmakta sebat gösterin! Biz bunu başka dinde işitmedik. O Kur’an aramızdan, Ona mı inmiş?..
Ebu Talib’e Son Başvuru
Davet devam ediyor, İslam’a girenler her geçen gün çoğalıyordu. Müşriklerin ileri gelenlerinde bir heyet yeniden Ebu Talib’e geldi:
Ey Ebu Talib! Sen, yaşça, mevkice, şerefçe bizden ilerdesin! Biz senden, kardeşinin oğlunu bizimle uğraşmaktan men etmeni istemiştik. Fakat sen bunu yapmadın! Biz artık Onun, atalarımıza dil uzatmasına, düşüncelerimizi ahmaklık saymasına, tanrılarımızı kötülemesine sabredemeyeceğiz! Sen, ya Onu bizimle uğraşmaktan vaz geçirirsin, ya da iki taraftan biri yok oluncaya kadar, Onunla da, seninle de çarpışırız!
dediler ve dönüp gittiler. Bu durum Ebu Talib’e çok ağır gelmişti. Fakat yeğenini yardımsız bırakmaya da gönlü razı olmuyordu. Hz.Peygamberi (s.a.s) çağırttı:
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
YILDIZIM
Admin
YILDIZIM


Mesaj Sayısı : 1718
Points : 4204
Kayıt tarihi : 03/09/09

SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 Empty
MesajKonu: Geri: SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2   SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 EmptyÇarş. 2 Ara. 2009 - 16:16

Ey kardeşimin oğlu! Kavmimin ileri gelenleri, bana geldiler. Seni şikayet ettiler ve Senden dolayı beni çok üzdüler. Onların hoşlanmayacağı şeyler yapmaktan vazgeç! Hem bana, hem de kendine acı! Güç yetiremeyeceğim, altından kalkamayacağım bir işi bana yükleme!
Hz.Peygamber (s.a.s), amcasının sözlerinden fikir değiştirdiğini, artık kendisine yardım etmekten aciz kaldığını, desteklemeyi bırakıp müşrikler teslim edeceğini düşündü:
Ey amca! Vallahi bu işi bırakmam için, güneşi sağ elime ayı da sol elime koyacak olsalar, yine de vazgeçmem! Onun üzerinde ölür giderim!
Gözleri yaşlarla doldu. Gitmek için ayağa kalktığında Ebu Talib seslendi:
Gel ey Kardeşimin oğlu! Git istediğini söyle! İşine devam et! Vallahi, ben seni hiç bir zaman onlara teslim edecek değilim!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:1
» SON PEYGAMBER HZ. MUHAMMED (S.A.S) Bölüm:2 \2
» MUHAMMED ALEYHİSSELÂM (Son Peygamber )
» CAN MUHAMMED
» Peygamberimiz Hz. MUHAMMED (s.a.v.)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Akabe Forum Radyo :: (¯`·.(¯`·.____ HZ.PEYGAMBER EFENDİMİZ ____.·´¯).·´¯) :: Peygamber Efendimiz (S.A.V)-
Buraya geçin: