Akabe Forum Radyo
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


İslami makaleler
 
AnasayfaGaleriLatest imagesKayıt OlGiriş yapRadyo DinleMp3 Dinle Kur'an Dinledini bilgi yarismasi

 

 Asr-ı Saadette Ramazan

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
SeyyaH
Admin
SeyyaH


Mesaj Sayısı : 1117
Points : 2499
Kayıt tarihi : 20/08/09
Nerden : İstanbuL

Asr-ı Saadette Ramazan Empty
MesajKonu: Asr-ı Saadette Ramazan   Asr-ı Saadette Ramazan EmptyPerş. 3 Eyl. 2009 - 14:15

Peygamberimiz (asm) bu ayda ibadetini arttırırdı

Bir yıldaki en değerli ay; Ramazan ayındayız. Mü’minler için apayrı bir yeri olan, duâ, zikir, şükür, sabır, namaz ve oruç gibi her türlü ibadeti içinde barındıran rahmet ayındayız.

Bambaşka bir âlemdir Ramazan. Gecesinde gündüzünde, her anında ılık meltemlerin estiği, bir şefkat ve merhamet mevsimidir. İnsanın aczini hatırlatan, Rabbine kul olmanın lezzetini tattıran bir rahmet sofrasıdır. Yardımlaşmadır Ramazan. Her şeyi O’nun namına verip, O’nun namına almanın, O’nun namına başlamanın ve işlemenin adıdır. Geceleri kâim, gündüzleri sâim olarak, hayatın gayesini anladığımız, her şeye farklı baktığımız, farklı gördüğümüz, nefis terbiyesinin zirve yaptığı aydır Ramazan. Üstad Bediüzzaman’ın ifadesiyle “İşte Ramazan-ı Şerifteki orucun çok hikmetleri, hem Cenâb-ı Hakkın rububiyetine, hem insanın hayat-ı içtimaiyesine, hem hayat-ı şahsiyesine, hem nefsin terbiyesine, hem niam-ı İlâhiyenin şükrüne bakar hikmetleri var.”

Sevgili Peygamberimiz (asm) bu mübarek ayda her türlü ibadetlerini fazlalaştırır, ashabına her türlü ikramda bulunur ve bol bol duâ ederlerdi. Muaz b. Cebel’in (r.a) bildirdiğine göre Ramazan orucu farz kılınmadan önce Peygamberimiz (asm) farz olmayarak her ayda üç gün, bir de Aşure gününde nafile oruç tutardı.

Ramazan orucu, Mekke’den Medine’ye hicretin ikinci yılının Şaban ayında (Miladi 624) Bedir Gazasından bir ay evvel Bakara Sûresinin 183. âyeti nazil olunca farz kılındı: “Ey iman edenler! Oruç sizden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Tâ ki günahtan sakınıp takvâya eresiniz.”

İlâhi emre âmâde Ashab-ı Kiram oruç emrinde hiç tereddüt yaşamadı. Ancak, orucun hikmeti, nasıl tutulacağı, iftar ve sahur vaktinin tayini, Ramazan hilâli, oruçlu iken unutup yeme içme, gazâ ve seferde oruç gibi konularda Peygamberimize (asm) birçok sualler yöneltti. Resûlullah Efendimiz de (asm) her fırsatta gerek yaşantısıyla, gerekse konuşmaları ile bu konularda ashabını bilgilendirdi.

Resûlullah (asm) buyurdular: “Ümmetim Ramazan-ı Şerif ayında oruç tutup namaz kılarak (teravih namazı) onun hakkını edâ ederlerse ziyan etmezler.” Ashabdan biri sordu; “Ya ResûlAsr-ı Saadette Ramazan Allah onların ziyanı ne olabilir ki?” Resûlullah (asm) şöyle buyurdu: “Bir kimse Ramazan-ı Şerif ayında haram bir işe girerse, içki içerse; o kimsenin orucu makbul olmaz. Gelecek seneye kadar Allah-u Teâlânın, meleklerinin, sema halkının lâneti onun üzerinde kalır.”

Nadi Aksoy
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.akabefm.tr.cc
SeyyaH
Admin
SeyyaH


Mesaj Sayısı : 1117
Points : 2499
Kayıt tarihi : 20/08/09
Nerden : İstanbuL

Asr-ı Saadette Ramazan Empty
MesajKonu: Geri: Asr-ı Saadette Ramazan   Asr-ı Saadette Ramazan EmptyPerş. 3 Eyl. 2009 - 14:16

Ashâbına Ramazanla ilgili müjdeler verirdi


Hz. Âişe (r.a.) anlatıyor: “Resûlullah (asm) mescidde geceleyin teravih namazı kıldı. Müslümanlar da kendilerine uyarak teravih namazı kıldılar. Ertesi gün Müslümanlar bunu birbirlerine anlattılar. İkinci gece Müslümanlar önceki gecekinden daha fazla olarak mescidde toplandılar. Resûlullah mescide çıkarak teravih namazı kıldırdı. Sabah olunca cemaat bunu birbirlerine anlattılar. Üç ve dördüncü gecelerde hep cemaat arttı.”


Cemaatle teravih namazı kılmak hanımlar arasında da yaygınlaştı. Hz. Ömer’in halifeliği döneminde mescide gelemeyip evlerde toplanarak cemaatle teravih namazı kılan hanımlar için imam tayin edilirdi.

Abdurrahman bin Avf (ra), Peygamber Efendimizin (asm) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: “Şüphesiz Allah-u Teâlâ Ramazan orucunu farz kıldı. Ben de size teravihi sünnet kıldım. Öyle ise kim ki, iman ederek ve sevabını kesin olarak Allah’tan bekleyerek gündüzünü oruçlu, gecesini de ibadetle geçirirse, bu geçmiş günahlarına kefâret olur.”

Enes (r.a) anlatıyor: “Ramazan ayı yaklaşınca, Hz. Peygamber (asm) bir akşam namazı bize bir konuşma yaparak şöyle dedi: ‘Ramazan geliyor. Onu karşılayınız. Bilmiş olun ki Ramazanın ilk gecesinde affedilmeyecek tek bir Müslüman kalmayacak.”

Resûlullah Efendimiz (asm) Ramazan ayı yaklaştığında bu ayın hikmeti ve semereleri hakkında ashabına müjdeli haberler verirlerdi. Selman-ı Farisî (ra) anlatıyor: “Şaban ayının son gününde Resûlullah (asm) bize şöyle bir konuşma yaptı: ‘Ey insanlar! Büyük mübarek bir aya giriyoruz. O ayda bin aydan daha hayırlı bir gece vardır. Allah o ayda oruç tutmayı farz kılmıştır. Geceleri ibadet etmeyi de müstehab kılmıştır. Kim bu ayda bir hayır işlerse, diğer aylarda bir farz işlemiş gibidir. Kim bu ayda bir farz işlerse diğer aylarda yetmiş farz işlemiş gibidir. Bu ay sabır ayıdır, sabrın mükâfatı ise cennettir. Bu ay yardımlaşma ayıdır, mü’minlerin rızıklarının arttırıldığı bir aydır. Kim bu ayda bir oruçluyu iftara dâvet ederse günahları affedilir, cehennem ateşinden kurtulur. İftara dâvet eden, oruç tutanın mükâfatı kadar mükâfat alır, oruç tutanın mükâfatından da bir şey eksilmez.’ İçimizden biri: ‘Ya ResûlAsr-ı Saadette Ramazan Allah hepimiz oruçluya iftar ettirecek bir şey bulamıyoruz’ dedi. Bunun üzerine şöyle buyurdu: ‘Allah Teâlâ bu sevabı oruçluya bir hurma ile iftar ettirene de, bir yudum su ile iftar ettirene de, su katılmış süt ile iftar ettirene de verir. Bu ay evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden kurtuluşa vesîle olan bir aydır.”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.akabefm.tr.cc
SeyyaH
Admin
SeyyaH


Mesaj Sayısı : 1117
Points : 2499
Kayıt tarihi : 20/08/09
Nerden : İstanbuL

Asr-ı Saadette Ramazan Empty
MesajKonu: Geri: Asr-ı Saadette Ramazan   Asr-ı Saadette Ramazan EmptyPerş. 3 Eyl. 2009 - 14:16

Hz. Peygamberin iftar ve sahurları

Resûlullah Efendimiz (asm) ashabına iftar yemekleri verdiği gibi, zaman zaman toplu iftar dâvetlerine icabet ediyor, bazan sahurda da ashabıyla birlikte oluyordu. Enes’in (r.a) rivayetine göre Hz. Peygamber birilerinin iftar dâvetine icabet ettiğinde şöyle duâ ederdi: “Oruçlular sizde oruçlarını açsınlar, yemeklerinizi iyi insanlar yesin, yanınıza melekler insin.” Abdullah b. Zübeyr’in rivayetine göre bir iftar ziyafeti sonrası Resûlullah (asm) hane sahibine hitaben “Oruçlular yanınızda oruçlarını açtılar; iyi kimseler yemeklerinizi yediler. Melekler de Allah’tan bağışlanmanızı dilediler” buyurdu.


Hakem b. Amr’ın bildirdiğine göre Peygamberimiz (asm) yemek yediğinde asla başkasının önünden yemezdi. Hz. Ömer (r.a) yemek yeme konusunda “Tıka basa yiyip içmekten sakının. Zira tıka basa yiyip içmek vücudun güzellik ve sağlığını bozar, vücutta çeşitli hastalıklar doğurur ve ayrıca kişide ibadete karşı üşengeçlik meydana getirir. Yiyip içmede normal davranın ki vücudunuz sağlıklı, keseniz israftan uzak olsun” diyerek yeme içme konusunda mü’minlere tavsiyede bulunmuştur.

Diğer ümmetlerin orucundan farklı olarak İslâmdaki oruçta sahur vardır. Resûlullah Efendimiz (asm) sahur hakkında “Sahur Allah’ın size verdiği bir berekettir. Onu ihmal etmeyiniz” buyurmuşlardır.

Peygamberimiz (asm) sahura kalkmanın yanı sıra oruçlu iken kaylûle uykusunu (kuşluk vaktinden öğleden biraz sonraya kadarki vakitte uyumayı) da tavsiye etmiştir. Böylece oruç tutarken fazla zorlanmayacağımızı beyan buyurmuşlardır.
Resûlullah Efendimiz (asm) iftarı vakti girer girmez yapmayı tavsiye ederken “Biriniz orucunu açtığında onu hurmayla açsın, çünkü o berekettir. Onu bulamazsa suyla açsın, çünkü su temizdir” buyurdular.


Hz. Muhammed (asm) Medine’ye hicretten hemen sonra Mescid-i Nebî inşa edilmiş, bitişiğine de İslâmdaki ilk okul, ilk yatılı öğretmen okulu diyebileceğimiz Suffa yapılmıştır. Burada kalanlara Ashab-ı Suffa (Ehl-i Suffa) denirdi. Okuma yazma oranının son derece düşük olduğu bir ortamda bu okulun açılması İslâmın ilme verdiği önemin bir göstergesidir. Suffada kalan öğrencilerin derslik olarak Mescid-i Nebîyi kullandıkları, iâşe ve diğer ihtiyaçlarının Peygamberimiz (asm) ve ashabı tarafından karşılandığı bilinmektedir. Diğer zamanlardaki ikramların yanı sıra Resûlullah Efendimiz (asm) ve ashabı Ehl-i Suffa’ya iftar ve sahur yemekleri verirlerdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.akabefm.tr.cc
SeyyaH
Admin
SeyyaH


Mesaj Sayısı : 1117
Points : 2499
Kayıt tarihi : 20/08/09
Nerden : İstanbuL

Asr-ı Saadette Ramazan Empty
MesajKonu: Geri: Asr-ı Saadette Ramazan   Asr-ı Saadette Ramazan EmptyPerş. 3 Eyl. 2009 - 14:16

Oruç tutmak, aç ve susuz kalmak değildir


Medine’ye hicretten sonra Resûlullah (asm) ve ashabı bir çok sefere çıkmışlardır. Sefer ve oruç hakkında Hz. Enes (ra) anlatıyor: “Resûlullah (asm) ile bir seferde idik. Kimimiz oruç tutmuş, kimimiz de tutmamıştı. Çok sıcak bir günde bir konaklama yerine ulaştık, birçoğumuz gölgeye çekilmişti. Oruç tutanlar sıcaklığın şiddetinden düşüp kalmışlardı. Buna karşılık oruç tutmayanlar, kalkıp çadırları kurmuşlar ve develeri sulamışlardı. Bunun üzerine Resûlullah (asm) şöyle buyurdu: ‘Bugün oruç tutmayanlar sevap kazanma hususunda oruç tutanları geçmiştir.’” İbn-i Abbas’ın (r.a) anlattığına göre Ramazan ayının yirmisinde ikindi vaktinde Medine’den Mekke’ye doğru (fetih için) yola çıkılmış, Kedid denilen yere gelindiğinde Peygamberimiz (asm) bir bardak su içerek iftar etmiştir. Daha sonrada ashabına dönerek ertesi gün için “Oruç tutmak isteyenler oruç tutsun, tutmak istemeyenler iftar etsin” buyurmuşlardır.


Enes bin Malik (r.a) diyor ki: “Nebî (asm) ile beraber biz sefer ederdik, oruçlu oruçsuzu, oruçsuz da oruçluyu ayıplamazdı.”

Ebu’d-Derda’nın rivayetine göre ise cihad ve oruç hakkında Peygamberimiz (asm) “Kişinin Allah yolunda cihad ederken oruç tutması onu yetmiş yılda alınabilecek bir mesafe kadar cehennemden uzaklaştırır” buyurmuşlardır.

İbadette en önemli husus ihlâstır. Yani sırf Allah’ın rızasını kazanmak, başkaca ne dünyevî, ne uhrevî kazanç beklememektir. Oruç ibadeti de sadece aç durmak değildir. Bütün amellerde olduğu gibi; riyadan, gıybetten ve her türlü çirkin işlerden uzak durulmalı, eline, diline, kulağına, aklına, fikrine hâkim olunmalıdır. Aksi halde oruç tuttuğunu zanneden sadece aç kaldığı ile kalır. Bu konuyla ilgili olarak Ebû Hureyre (r.a) Peygamberimizin (asm) “Nice oruç tutanlar vardır ki bu oruçtan nasipleri sadece aç ve susuz kalmaktır” ve “Oruçlu iken yalan sözü ve yalan söze göre hareket etmeyi terk etmeyen kimsenin yemesini ve içmesini terk etmesine Allah’ın ihtiyacı yoktur” buyurduğunu rivayet etmiştir.

İhlâsla tutulan oruç hakkında Abdullah bin Ebi Evfa’nın (r.a) rivayetinde ise Peygamber Efendimiz (asm) “Oruçlunun uykusu ibadet, susması ibadet, ameli kat kat sevablı, duâsı makbuldür, günahları ise bağışlanır” buyurmuşlardır.
Yine ihlâsla tutulan oruç için Ebû Hureyre (r.a) Peygamberimizin (asm) “Ramazan ayının orucu, bir sonraki Ramazan ayına kadar geçen zaman içerisinde işlenen küçük günahları affettirir” buyurduğunu rivayet etmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.akabefm.tr.cc
SeyyaH
Admin
SeyyaH


Mesaj Sayısı : 1117
Points : 2499
Kayıt tarihi : 20/08/09
Nerden : İstanbuL

Asr-ı Saadette Ramazan Empty
MesajKonu: Geri: Asr-ı Saadette Ramazan   Asr-ı Saadette Ramazan EmptyPerş. 3 Eyl. 2009 - 14:17

Hz. Peygamber, Ramazan'ın son on günü itikâfa girerdi


Peygamber Efendimiz (asm) hicretten sonra her yıl Ramazan’ın son on gününde itikâfa çekilir, bütün geceyi ve gündüzleri ibadetle ihyâ ederdi. İtikâf; Ramazan ayının son on günü itikâf niyeti ile cami veya mescide çekilerek zarurî ihtiyaçlar dışında dışarı çıkmadan inzivaya çekilip zamanını ibadet ve duâ ile geçirmektir. İtikâf kifâî nitelikli bir sünnet-i müekkededir. Hz. Aişe validemizin (r.a) anlattığına göre Peygamber Efendimiz (asm) Ramazanın son on gününde itikâfa girerlerdi. Bu Aziz ve Celil olan Allah’ın kendisini ebedî âleme alıncaya kadar devam etti. Kendinden sonra hanımları da odalarında itikafa girerlerdi.


Kadir Gecesi mü’minlerin en değerli, en bereketli, en mutlu gecesidir. Çünkü Yüce Yaratıcının rahmet kapılarını sonuna kadar açtığı, manevî ziyafetin dâvetlilerine her türlü ihsanda bulunulduğu bin aydan daha hayırlı bir gecedir.


Ebû Hureyre’den (r.a) rivayet edilen bir hadise göre Peygamberimiz (asm) Kadir Gecesi hakkında şöyle buyurmuşlardır. “Kim ki inanarak ve sevabını Allahtan umarak Kadir gecesini ibadetle geçirirse geçmiş günahları bağışlanır.”


Hicretin ikinci yılının Ramazan ayının sonlarına doğru fıtır sadakası vermek vacip oldu. İbn-i Abbas (r.a) rivayet ediyor ki: “Resûlullah (asm) oruçlunun başı çirkin ve ölçüsüz sözlerden temizlenmesi ve fakirlere bir azık olması için fıtır sadakasını emretti.”


Resûlullah (asm) her zengin Müslümanın hurma, arpa, kuru üzümden bir kısmını bayram namazından önce fakirlere vermesini istemesini ashabın zenginleri tereddütsüz kabul ettiler.


Resûlullah (asm) ilk bayram namazını Medine’de kıldı. Şevval hilâli görülüp sabah güneşi yükselince Resûl-i Ekrem Efendimiz (asm) ashabına oruçlarını açmalarını ve bayram namazına çıkmalarını emretti. Sonra da onlarla birlikte bayram namazı kılmak üzere namazgâha çıktı. Hutbeden önce, ezansız ve kametsiz olarak cemaatle bayram namazı kılındı.

Resûlullah Efendimiz (asm) bundan sonraki tüm namazlarını Medine’nin şark kapısındaki namazgâhta kılmıştır.

Bayram namazı için namazgâha bir yoldan gider, başka bir yoldan dönerdi. Ramazan bayram namazına çıkmadan önce birkaç hurma yerdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.akabefm.tr.cc
 
Asr-ı Saadette Ramazan
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Asr-ı Saadette İftar
» Kur'an ve Ramazan
» RAMAZAN FOTOLARI
» Ramazan, Kur´an ve Müslüman
» Ramazan ayı sözlüğü

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Akabe Forum Radyo :: (¯`·.(¯`·.____Hoşgeldin Ya Şehr-i Ramazan ____.·´¯).·´¯) :: Akabe Ramazan Ayı-
Buraya geçin: