Ramazanda Mekke’de olmak…
Umre yapmak Efendimizle hac yapar gibi,
Kur’an okumak kana kana,
Yorulunca Kabe’yi seyretmek doya doya,
Namaz kılmak Beytullah’a baka baka.
Hiç tanımadığım insanların ellerinden uzanan birkaç hurma ile açmak orucumu,
Susayınca bir yudum zemzemle serinlemek,
Yalvarmak Allah’a usulca,
Yakarmak, af dilemek, tövbe etmek,
Ramazanda Mekke’de olabilmek.
İftardan sonra apar topar toplanır sofralar, hızlıca temizlenir Harem-i Şerif.
Mis gibi kokar her köşesi.
Namaz içindir bu acele ve hazırdır Beytullah ibadete.
Akşam namazının hemen ardından teravih için bir koşuşturma başlar bu kez.
Ne tatlı bir telaştır o.
Kalabalık bir cemaat Beytullah’a akın eder bu mübarek ramazan gecesinde.
Namaz vaktine kadar haremin her bir kapısından insanlar süzülür içeriye doğru.
Yer bulan duruverir namaza, bulamayan için her yer seccadedir aslında.
Mekke’nin sokakları serilir Allah misafirlerinin önüne.
Alnını secdeye vardıracak kadar yer bulan “Allahu ekber”der hemen.
Ramazanda Mekke’de olmak çok güzeldir elbette en az Medine’de olmak kadar. Kıyaslanamaz tabi ki; biri Allah’ın evi, diğeri Habibibin.
Mekke ve Medine.
Yüreğim ikiye bölündü bu sene, bir yarısı Mekke’de, diğeri de Medine’de…
Ramazanda Medine’de olmak,
Medine’nin sofralarında iftar yapmak,
Sıcacık taşlarında secdeye varmak,
Gürül gürül ezanını dinlemek semaya bakarak,
Medine imamının duvarlarda çınlayan sesiyle miraca çıkmak,
Gökyüzüne ulaşan aminlerin içine aminimi katmak,
Her an gül kokusunu çekmek içime,
Fahr-i Kainat Efendimizin mescidinde bir ramazan gecesi teravih kılmak…
Birde gece namazları olur nurlu Medine’de.
Gerçekten de nur saçar Nebi bütün şehre.
Tam iki saat sürer gece namazı aslında ama iki dakika gibi gelir lezzetine varana.
Doyulur mu Resulullah’ın yanında namaza,oruca.
Doyulur mu gül kokulu Medine’de ramazana.
Ah Efendim ah!
Bu sene varamadım yanına.
Medine’de olamadım.
Benim soframa otur diyen ümmetinin elinden bir hurma ile orucumu açamadım.
Ravzayı Mutahharana varıp iki rekat namaz kılamadım bu kez,
Yeşil kubbenin önünde durup selamlayamadım seni,
Medine’nin sıcağında yanamadım.
Canım Efendim,
Hasretin daha fazla yakarmış meğer,
İçimde yanan hasret ateşin bile güzelmiş meğer,
Hasret lezzet verirmiş insana sana duyulunca,
Hasretinle yananları daha iyi anladım ben de yanınca.
Ey Nebi,
Bu kez mübarek topraklardan ayrı geçiriyorum ramazanı,
Bu kez huzurunda diyemediklerimi yazıyorum sana,
Uzaklardan yazdığım bu mektupta…
Ayşenur KAHVECİ / Suudi Arabistan / Haber 7