Kur’ân-ı Kerimin ilk nüzulunda âyet ve sûreler kalemle yazıya geçtiğinde Tevbe Sûresinin başına Besmele yazılmadığı gibi, ne Sahabiler, ne Tâbiin, ne Tebe-i Tâbiin, ne de bunlardan sonra gelen âlimler yazmamışlardır.
Sûrenin başına Besmele yazılmamasının ve okunmamasının sebep ve hikmetini birkaç maddede toplamak mümkündür.
Birincisi Tevbe Sûresi uzun bir fâsıladan sonra nâzil olmuştur. Nâzil olduğunda da mânâ ve muhteva itibariyle Enfal Sûresi ile yakın bir irtibatı ve alâkası görüldüğünden onun devamı gibi mütalâa edilmiştir.
Şöyle ki: Enfal sûresinin son âyetleri müşriklerle Müslümanlar arasında cereyan eden cihad ve benzeri münasebetlerle biterken, bu sûrenin ilk âyeti de meâlen, “Müşriklerle aranızda antlaşma bulunanlara.” şeklinde başlamaktadır. Hatta öyle ki, Sahabiler arasında bu ikisini bir sûre zannedenler bile olmuştur. Fakat hem âyetlerinin çokluğu, hem sûrenin birçok isimle meşhur olması, hem de Peygamber Efendimizin (a.s.m.) açık olarak bunun başka bir sûrenin devamı olup olmadığı hususunda sessiz kalması, Tevbe Sûresinin ayrı bir sûre olduğunu beyana kâfi gelmiştir.
Ayrıca tertip bakımından da Enfal’in son sayfası ile Tevbe’nin ilk sayfasına bakıldığında sûrelerin birbirlerinin devamı olduğu intibaını vermektedir.
Bu sebeplerden dolayı sûrenin başına Besmele yazılmadığı gibi, okunmamaktadır da.
İkinci bir sebep: Sûre müşriklere ve münafıklara karşı şiddetli tehditler ihtiva ettiği ve müşriklere karşı savaş ilânı ile başladığı için; rahmeti, emniyeti ve selâmeti ifade eden Besmele, sûrenin başında yer almamıştır.
Nitekim, Abdullah bin Abbas, Hazret-i Ali’ye (r.a.) “Enfal ile Tevbe arasına Besmele niçin yazılmadı?” şeklindeki suale Hz. Ali şu hikmetli cevabı vermiştir:
“Çünkü Bismillahirrahmanirrahim’de eman ve emniyet vardır. Halbuki bu sûre kılıç ve anlaşmayı bozan müşrikler hakkında nazil olmuştur.“
Üçüncü bir sebep ise; bu sûre ile Müslümanların daha önce ortak savunma ve benzeri hususlarda müşriklerle akdetmiş oldukları antlaşma ve dostlukların tamamen kaldırıldığı beyan edilmektedir. Nitekim 5. âyette meâlen, “Haram aylar çıkınca müşrikleri bulduğunuz yerde öldürün, esir alın, hapsedin ve onların bütün yollarını tutun.” buyurulmaktadır. Harpte de eman ve acıma bulunmadığından sûrenin başına Besmele konmamıştır.
Hatta Rahman ve Rahim isimlerini zikretmeyerek sûreye “Bismillah berâetün minALLAH” diyerek başlamak bile uygun görülmemektedir.
Bunun için sûrenin başında Besmele nâzil olmadığı ve yazılmadığı gibi, okunması da caiz görülmemiştir. Hattâ namazda zamm-ı sûre bu sûrenin başından itibaren okunarak başlansa dahi namazın bozulacağı bildirilmektedir. Ancak bu mahzur sûrenin başıyla alakalıdır. Sûrenin müstakil âyetleri diğer sûrelerin âyetleri ile aynı hükmü taşır, yani Besmele okunabilir. Meselâ sûrenin sonunda “Lekad câeküm” ile başlayan âyet okunurken Besmele terk edilmez.1
1. Yes'elûneke Fi'd-Dîni vel-Hayat, 1:313-314: Hak Dini Kur'ân Dili,4:2442-44.
Mehmed Paksu